Gözyaşım bilir yanağımda ıslanan Afrika’yı
Çölü katılmamış denizi
Hücremde ayışığı yokluğun susarken sana
Sırtımda kamburlaşan hasret
Ölüm bu kadar ağır gelmezdi
Kuş tüyü yastık kadar ince ellerinde
Gülüm okşanmayı beklerken
Masum bir ceylan kadar titrerken
Kan doldurdum çeşmelerden
Bizimkisi avuç içi yalnızlıktı
Mısralarda
Akşamlarda pişen buz yanığı sevdalar
Karanlığa tutunmuş
Gecenin mai siyah bestesinde
Karanfili tomurcuk kadehim
Bardaklardan boşalan bir türkünün
Dudaklarda ısırılan akustik tadı
Ben gülüşlerimi asırlık
Bir çınar ağacının gölgesinde
Saklıyorum.
Yetim rüzgârlar teğet geçer saçlarıma
Yağmur bırakan kül renkli bulutların,
Omzuma konarken ağlaması
Gülü konuştursam gözyaşlarımla
Sulandığını itiraf eder.
Yürek hırsızı katil gözlerine aldanıp
Sana nasıl vurulduysa mülteci gönlüm
Geceyi örtü kılan Rabbime yemin olsun
Kurşuna saplı kurşunlarla
Vuracağım yıldızları
Sırf gözlerin gibi
Parlıyor diye
Dağlarda bir şarkı vurulur
İçimde hasretin kudurur
Aykırı tebessümler yorgun
Nehirdir akar kızıl çamur
Sen gelmeyince ufuklardan
Yokluğun batan güneşim olur.
05.06.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz