Yalnızdım
Geçirdiğim her mide spazmında.
Canım yanıyor diye
Sana haykıramazdım
Haykırmak istesem de
Midem kaldırmazdı
Nasıl olsa kulaklarının duymayacağını
O bile anlardı.
Oysa ki
Senin her sızında
Ben sızlardım
Senin her sancında
Ben ağrırdım…
Sana gelen her ahı da ben alırdım
Sende biriken ahlar
Sana birşey yapmasın diye…

Senin yalnızlığından bunaldığım her an
Her yerde seni arardı gözlerim
Caddelerde, sokaklarda,
Bindiğim her otobüste,
Parasını bile zor verdiğim
Bizim eve giden her dolmuşta…
Ben seni arardım
Gözlerimse sana bakmazdı.

Sanki bir periydi aradığım
Kimselerin görmediği…
Yada bir tanrıça
Kimselerin tapmadığı…
Yoksa bir çiçek miydi
Kimselerin adam gibi koklayamadığı…

Sensiz geçen her günümde
Hala seni ararım
Ve unutmamak için
Hala seni düşlerim
Geceleri ay ışığı vurandaki yüzünü
Uyurken kirpiklerinle cinsel münasebet kuran gözünü
Sabahları güneş doğarken izlediğimiz gökyüzünü
Rakı sofralarında söylediğimiz bol acılı şarkılardaki hüznü
Ve beni bırakıp giderken ki son sözünü….

Sen yokken
Güneş de küstü bana
Eskisi gibi ısıtmıyor artık
Yıldızlarsa sustu
Göz kırpmıyor artık
Ay ise hala yarım ay
Sevdamız gibi yarımyamalak…
Sağından ışık verse solu küs bana
Solundan ışık verse sağım küs ona…

Bir sevdaydın içimde
Her yağan karla çığ gibi büyüyen
Hep hasretin tüter gözümde
Kış mevsiminde,
Belediyeye inat
Kaçak kömür kullanılan bir evde
Tüten soba gibi bir hasret…
Sen benim içimde derin bir sevdaydın
Bense elinde bir izmarit
Her seferinde kültablana bastığın
Yada son nefesini içine çekmeden
Fırlatıp attığın…
Ama ben hiç kızmadım, kızamadım sana
Hep “el kızı”dır dedim.
İster sever ister sevmez
İster ota konar
İsterse bağırsakları muntazam çalışan
Bir canlının artığına…

Seni bir kaybettim gülüm
Ama bir bulamadım.
ޞimdi kendimi kaybettim gülüm
Sen hiç bulamazsın…

Artık yalnız değilim
Yapayalnızım.
Bir melek gibi uçamasam da
Belki mani oluyor ağırlığım buna
Ama artık yokum buralarda
Alır götürür beni de zaman
Kendi koynunda, ölüm huzurunda…

Belki de hiç olmayacağım
Seni aramayacak
Yada bulmayacak
Bir daha tapmayacak
Ve hiç mi hiç koklamayacağım.
Oysa ki senden gitmek yerine
Dudaklarında bir tebessüm
Bir ısıntı
Bir dokunuş
Bir öpüş olmayı isterdim
Sımsıkı sarılmak isterdim onlara
Ta ki ciğerlerimizde ki
Karbondioksit miktarının arttığını belirten
Bir çarpıntı duyuncaya kadar…
Ve ben
Sımsıkı sarılmak isterdim sana
Hiç mi hiç ayrılmamacasına…
Sonuna kadar hissetmek isterdim seni
Nikotin kokan nefesini
Gülden nazik tenini
Ve o minicik ellerini…
Senin gibi ürkek olmayan
Hayata dimdik bakan
Göğüslerini hissetmek isterdim senin…
Ama dedim ya
Yokum artık buralarda….

Artık ben de yukardayım
Gökyüzündeyim tek başıma
Güneşle görürüm her yeri
Çiçek çiçek dağları
Yemyeşil ovaları
Okyanusları, denizleri
Mavidir oralar
Benim olduğum gökyüzü gibi…
Geceleri de aydınlık buralar
Bir parça ay, çok parça yıldızlar
Yorgan yaparım kendime yıldızları
Hem ışıtırlar hem ısıtırlar…

ޞimdi senden kaybolmak yerine
Seni arayıp bulmak vardı.
Senle birlikte
Çıkıp uçsuz bucaksız dağlara
Türkü söylemek vardı
Birkaç arkadaş da gelirdi bizimle
Hiç bitmeyecek bir halaya dururduk hep birlikte…
Aşkı haykırmak, sevgiyi haykırmak
Seni anlatmak vardı
Laftan anlamaz kurda kuşa
Taşa toprağa, yere göğe…
Seni…
Hiç bitmeyecek seni
Umudumu bitiren
Ömrümü bitiren
Beni bitiren
Ama
Sevdanı bitiremediğim seni…

Hiçbirini yapamadım ama
Benden son bir veda sana…
Hoşçakal artık can dostum
El sıkışmadan, sarılmadan
Hoşçakal iki gözüm
Seninle dolu özüm
Hüzünlenme, üzülme
Eğme kaşlarını
Yokum ben artık
Ne mutluluğun, ne acıların
Ne dostluğun, ne kalleşliğin olduğu bir yerdeyim
Bir müddet sonra geçer herşey
Düşler de silinir, anılar da…
Sadece bir uzaklık kalır
O da sadece ikimizin arasında
Daha önce belirlenmeyen bu ayrılık
Buluşmayı vaad ediyor birgün senle
Yalnızca ikimizin olmadığı bir yerde…

Cennette görüşmek üzere…
Gözümle, gözünle
Sözümle, sözünle
Elimle, elinle….
Seninle, senle….