Adın yanmıyor dudaklarımda bilesin!
Rüyalarımda okşamıyorsun artık saçımı…
Bıktım!
Şiir yazmaktan da bıktım…
Aşktan da, sevgiden de…
Mutluluk kokan klişe sözlerden…
Ağaçlardan… Kuşlardan… Şarkılardan…
Her defasında yarım bıraktığın nakaratından…
Yarım çayımdan…
Senin kahvenden…
Şiirimden, bir türlü yazamadığım…
Bana yolladığın parlak tespih!
Bir kahvehane köşesinde bıraktığım efkârlı sigaram!
Camiden senin için kopardığım güller!
Üstüne gözyaşımı bıraktığım yastığım!
Sana kurduğum hayal dünyam!!
Bir de ütopyalarım…
Hepsi evet hepsi!!
Her şey hatta…
Bu dünya!
Bu yıldızlar!
Ayışığı, denizler…
Yüzüme gülen bu gökyüzü…
Düşünebilir misin hepsini, aşka boyun eğmiş haliyle!!
Düşün!
Düşün ki tadasın;
Zehir zemberek gecelerin isyankâr tadını…
Asi çığlıklar ruhunu delip geçse de,
Fısıltı diyarında bir çığlık yeşert!
Ve benim içimde kalmış yarım sevdalarım çıksın gündüze…
Güneşin serinliğinde mahkûm kalmış heveslerim
yolunu bulsun…
Ağlamak yok…
Ömürlük bir aşkın acı sermayesi bu!!
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz