bu kenti
boynu bükük bırakacağım bir gün
kimse tutmayacak elinden
bugün
her şeyin yabancısı
alışılmış ne varsa dünden
dolup boşalan sokaklar
büyük bir gel-gitin ilk durağı
bir de unutulmayan
unutulmayan ve yaşanan
o an
bir çırpıda geçil/en/
karanlık aydınlığı günün
ardından uzayan geceler
ölgün beyazlığı çarşafların
uzayan ve hiç gelmeyen
hiç gelmeyen bir yarın
sonra
belleğe kazınan o an’ın
birer birer çözül/en/
düşsel yalnızlığı
çocuk kalan genç kızların
yinelenen zamanın
aralık perdesinden sızan ay ışığı
çıldırtan döngüsü yoksulluğun
bekleyiş/ …
umutla bekleyiş
değil mi ki
öteki adı
umut
yarının
bir de
geceye düşen birkaç damla gözyaşı
nereye kadar taşıyabilir
nereye kadar yoksulluğu
ve umudu
şimdi
vazgeçiyorum ilk sözümden
bu kenti
aydınlığa boğacağım bir gün
her şey
ayrılacak
dünden
Manyas
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz