İki kelâm için aldım kalemi elime.
Onca yıldan sonra.
Aklıma gelenler ise;
Adadaki yaseminler arasında,
Savrulan saçların ve onca temiz aşkımız.
Oysa neler ve neler
Hayâl etmiştik seninle ikimiz…
Cibali’de az yokuşlu bir mahallede
Cumbalı bir evde,
Sürgülü açılan pencerenin önüne
Akşam sefaları dikecektik birlikte.
Yağmurdan küçük olan elleri ile,
Kızımız akşam sefalarının önünde
Kanaviçe işlemeyi öğrenecek.
Bizim o haylaz oğlan ise;
Mahalle takımında top oynayıp,
Pabuç eskitecek.
Zaman zaman bir sen, bir ben.
Asılacaktık kulağına haylazın,
Kayıkçının küreğe asıldığı gibi.
Sonra, sonra..,
Haliç’te akşam üstü omuzlarımda taşıyıp
Gönlünü alacaktım o haylaz oğlanın.
Rast gelirse bir pamuk helvacı ne alâ.
Bazı akşamlar ise, dönerken eve,
Balık pazarına mutlaka uğrayacak
Az balık, bir ufak rakı, limon ve roka
Senin için ise; bir şişe bira.
Oysa;
Ne sen benimle, ne ben seninle
Bir araya gelemedik.
Kahretsin…
Bin kez kahretsin
Kader denilen o zebaniye de
Babana da…
24.02.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz