Gizem Çakmak’a
turkuaz.. bir çerçeve..
türk mavisi..
boğazın rengi, dalgaların rengi.
yahut boğazımda düğümlenen kelimelerin
rengi, sesi.
anlatımında bir tasvirde bulunamayacağım,
anla,
sen anla bana bırakma son heceyi
ne bir eşkiya ne bir devrimci
yaşar böylesine
sürükleyici bir merhaleyi…
bana bırakma kağıt kalemi
sen oku anla mecalimi
fırat ağıdı gibi vurur
turkuazın dalgalanan kıvrımları
sesi,
incelen tebessümü
serinlikle sarılan azraile,
elleri bir vedanın müjdesi mektuba
benzer.
fıratta saklanan hayat
sonradan hayatında sakladığın sırlar
sırça kadehlerden dökülüverir
sana bir mühür gibi durur
ben günaha girmeyi istemezdim
yoksa paletimde onun renginden
almam suç mudur kendime
hiç mi bir şey isteyemem ondan bana
hâtırat,
hayat sonra ne idir ki
bir nehrin kollarından
toprağa yayılan nura dönüşür
gel gör ki
gökkuşağını çizerim
yaratanın mahlûkatlarını resmederim
ama bir onu taşıyamam beyaz alcılı bez parçasına
çünkü onun rengi yoktur fırçamda
kimseden isteyemem utanırım demeye.
Yalova – 01.08.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz