Kaf dağının ardındaki son umudu sırtlayarak
Böyle girift bıraktın beni
Sürgün ülkelerin
Kim bilir hangi sürgün şehrinde
Hangi histerik gözlere değdi
Ihlamur gözlerin
Hangi sana yakışmayan ellerde
Soldu gitti bembeyaz tenin
Şimdi ben
Yani kelimelerin,
Yani güneşin,
Yani senin çocuğun.
Hangi kadına baksam
Sen çıkıyorsun önüme.
Şu boğuk
Şu “tok olmayan” lehçemle
Kalyonlardan kalyonlara
Bilmem kaç de-Sibel bir hızla
Kelimeleri aralasam.
Çıkarsam bir hızla tüm giysilerini
Bana ne yasak aşklar sunuyorsun.
Evet, benim sözlerim siyah ve kızıl,
Aşk ve şehvet barındırıyor biraz da
Tıpkı senin saçların gibi.
“December is the cruellest month”
Çünkü seni doğurgan bir aralık ayında tanıdım.
Ütüsüz bir kravat kadar,
Yakışmıyor bana böyle bir hayat.
Ay kırıkları yüzümü parçaladı da
Rüyalarımdan Uyandım…
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz