Karşında kilitleniyorsa dudaklarım,
Dilim lâl olup konuşamıyorsam,
Önüne seremiyorsam karabasan sarmış düşüncelerimi,
Derin bakışlarınla çarpıştıramıyorsam gözlerimi,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Gecenin köründe nöbetleşiyorsak uykusuzluğumla,
Bırakamıyorsam ağlamayı; gözlerim doymadan,
Beynimin kapısını zamansız bir şekilde durmadan çalıyorsan,
Ve… bu yürek durmadan ritimsiz langur lungur çarpıyorsa,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Koşa koşa geliyorsam çalışmaya,
Dostlarını kucaklayıp; düşmanlarını yeriyorsam,
Seni beş dakika görmek içim parendeler atıyorsam,
Sana kahveyi bile zevkle yapıyorsam,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Bir çıkmaz sokağa dalıvermişsem,
Yanıyorsam; yangından yangınlara,
Buz gibi bir duş bile söndürmüyorsa,
Beynim hep sürgündeyse hayallerimle,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Rüzgarlar savuruyorsa saçlarımı,
Güneş bir başka vuruyorsa tenime,
Denizler bir başka maviyse bugün,
Yakamozlar bile bir başka çırpınıyorsa,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Yüzümde bir tebessüm görebiliyorsan,
Ya da çok büyük bir kahkaha,
Bazen içimi deli bir umut sarıyorsa,
Ulu dağlar gibi büyüyorsan gözümde,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Çok özenerek ütülemişsem pantolonumu,
Üzerine güzel bir gömlek giymişsem,
Boyamış ve cilalamışsam ayakkabılarımı,
Aynalar bile beni kıskanmışsa,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Seninle unutmuşsam geçmişimi; her şeyimi,
Yalnız duygularım ve arzularım depreşmişse,
Birden erkek olduğum gelmişse aklıma,
Ve… sadece seni özlüyorsam her zaman,
İnan, bu sendendir “gülüm.”

Beni bir gün senin için suçlarlarsa,
Kusurlu bulup da ayıplarlarsa,
Darağacına asar sallandırırlarsa,
İnan, bu sendendir “gülüm.”
İnan, her şey sendendir “gülüm.”

Ankara – 19.08.2007