Peşine takıldığım sevda kervanının
nerede biteceğini hiç bilmediğim yolculuğunda
küfürbaz ayazların ensesine tüneyen bir baykuş sesinde
ve damlasına hasret kaldığım yağmurların kara bulutlarında aradım seni

Tırnaklarını yemiş bir ızdırap,
önce seni bulmanın hayaline
sonra kaybetmenin kahrına
kırmızı şarap kokulu cennetimin sarhoş bahçesinde
sevda uçurtmamın ipini kopardığı an,
kadehini ayrılığa kaldırdı karşımda

Ardından mektup yazdım rüzgârlara
Poyrazda ayak seslerin, lodosta gözlerin
mengenesine aşkını sıkıştırmış meltemlere ağladım.
ve sonsuza esseler de, ömrümü yine de sana bağladım

Ne olur duy artık sesimi gözyaşlarımın sevgilisi.
Yosun tutmuş şarkılar söyledim sana,
hasretini besteledim çaresizliğe…

Gözlerine bakarak, seviyorum demeden ölürsem,
ve görürsem ellerini başkasının ellerinde
bil ki, ettiğim bu intihar, sadece sensizliğe…