Anne! Anne! Anneciğim neredesin?
Sana sesleniyor,
Seni arıyorum epeydir.
Niye çıkmıyor sesin?
Neredeysen ses versene!?
İşin yoksa, birazcık yanıma gelsene.!
Mâdem saklambaç oynamak niyetin,
Ki durum onu gösteriyor.
Peki o zaman,
Saklandığım yeri bilsene!
Anne!
Sen gelmeyince bak
Ben geldim, buldum seni
Aman Allahım! Bu hâlin de ne?
Anne! Anne! Anne!
Niçin, upuzun hareketsiz
Yatıyorsun yerde öylece?
Niçin öyle duruyor
Ve niçin öyle boş boş ilgisiz bakıyorsun bana?
Şimdi oyunun, şakanın sırası değil
Tut elimden, haydi kalksana!
Anne! Anne!Anne!
Dizlerine kadar uzanan ipek saçların
Niçin topraklara belenmiş?!
Ki tek telini göstermezdin kimseye
Ve niçin vücudun kömürleşmiş hâlde?!
Haydi anne! Ne olur konuş benimle!
Bir iki kelime söyle hiç değilse.!
Anne! Anne! Anne!
Sana ne yaptılar öyle?
Anne! Anne! Anne!
Gözlerin nerde?
Bakıştığımızsa baktığın zaman içimi ısıtan
Bakmaya doyamadığım.
Babamı her bakışında bayıltan
O simsiyah üzüm gibi gözlerin.
Yara bere vücudun
Göğsün niye kanlar içinde
Ve her taraf niye kıpkırmızı, anne!?
Sakın bana burası gül bahçesi deme!
Gül bahçesi ise
Niçin kırmızı güllerle dolu her taraf?
Diğer renk güller nerede?
Ya ellerin?
Anne! Anne! Ne olmuş, ellerin nerde?
Kopmuş, koparılmış ta omzundan
Ellerimden sevgiyle tutan
Seven beni, şefkatle okşayan
Suçlu olduğum zaman bile
Muhabbetle dokunan ellerin!?
Bacaklarına ne olmuş öyle anne!
Paramparça, kan revan.
Uyumak istediğim zaman
Ninni söyleyerek uyuttuğun
Uyuşunca unuttuğun bacakların.
Ne olmuş öyle, yazık!
Üzerinde uyuyamayacak mıyım artık?
Anne! Anne!
Niye kuru, niye yalınsın?
Niçin buz gibi kucağın?
Nerede, sen üşüsen bile
Beni ısıtan sevgi dolu sıcağın
Anne! Anne!Anne!
Neden mosmor
Kanlar içinde dudağın?
Ve niçin solmuş gül yanakların
Niye sesin soluğun çıkmıyor
Niye eşyalarımız, kardeşlerim dört bir yana saçılmış,
Darmadağın yatıyor?
Niye gözlerin donuk?
Eskisi gibi sıcak sıcak bakmıyor?
Soğuk.!
Şu kapımızın önünde duran
Tanklar de neyin nesi, anne?!
Söylesene anne!
Bu babamın bana
Getirmeye söz verdiği
Oyuncak tanklar mı?
Tanklardaki askerler
Oyuncak askerler mi yoksa?
Anne! Anne!
Ne olur söyle! Anne!
Enkazlarda, çıldırmış deliler gibi
Kötü kötü bakan adamlar da kim?!
Hiç tanımadığım
Sağı, solu tekmeleyerek
Ve küfrederek kutsal değerlere
Bir şeyler arayan bu adamlar,
Tanıdım anne, tanıdım!!
Ülkemize ve üstümüze kâbus gibi çöken
Bu bitmez ve anlamsız savaşı
Başlatan o askerler, bu kâbus gibi çöken üstümüze
O askerler anne!
Anne! Anneciğim!
Babamı, ağabeylerimi
Alıp alıp giden
Ve geri getirmeyen askerler;
Bunların da kan bürümüş
Kin çökmüş gözlerine.!
Ya evimiz?
Hayır! Anne, hayır!
Bu ev bizim olamaz!
Niye dumanlar çıkıyor
Neden her tarafı alevler içinde
Her yeri harap, yıkık
Niçin vîran bir halde?
Ya şu horozlar ve tavuklar
Niye hiç ötmüyor
Şu köpekler dilini mi yutmuş
Evimize gelen yabancılara havlamak yerine
Niçin öyle dehşetle bakıyor?
Anne! Anne! Anne!
Çok sevdiğimiz komşularımız
Bizi ilgisiz bırakmayan
Akrabalarımız, kardeşlerimiz
Niçin yardımımıza gelmiyor, gelemiyor?
Biz ağlar, inlerken
Acılar ve yoksunluklar içinde?
Yoksa anne, yoksa onların da mı
Bu vahşet manzaralar hâkim
Ülkeler ve evlerinde?
Anne, niçin inmekte gözlerime
Yavaş yavaş simsiyah bir perde
Ben istemesem de
Sessizlik, ıssızlık
Hissizlik, her yerde
Niye anne?!
Dışarı kararmaya başladı birdenbire
Bir garip aydınlık dolmaya başladı
Bir yerlerden içime.
Anne! Anne! Anne!
Ben nerdeyim, sen nerdesin
Gökyüzü nerde?
Burası nere?
Güneş, ay, yıldızlar
Değil niye yerlerinde!?
Hani, hatırlar mısın anne?
Bize hikayeler anlatırdın;
Uyuturken, geceleri uyurken dizlerinde
Niniler söyleyerek söylerdin
En tatlı sesinle.
Birden canım istedi
Hadi yine söylesene!
Ahiretten, meleklerden söz eder
Sevindirirdin bizi.
Şu merhametsiz insanlık
Görsün sevgiyi, utansın diye
Merhametle sevgiyle
Doldurmaya uğraşırdın içimizi.
Anne! Niçin anne!
Yanlış anladılar hep
Ve paylaşamadılar
Dünyaya yetecek sevgimizi..!
Talana kalkıştılar
Olan, olmayan her şeyimizi.
Neyimiz kötü bizim anne?
Niye sevmiyorlar, sevemediler bizi?
Şimdi iki kelebek, belki melek?
Tutmuş elimden, götürüyor beni
İçime babamın
Senin kokun
Yıkık harap evimizin
Yanık kokusu dola dola
Bilmediğim bir yöne doğru
Sormadan hiçbir soru
Bu, senin bahsettiğin melekler mi?
Gideceğimiz yerde
Bütün şehitlerle berâber şehit
Şehit babam,
Ağabeylerim bizi beklerler mi?
Kelebekler gibi uçan ben miyim?
Yoksa anne onlar senin söz ettiğin
Cennetten gelen melekler mi?
Oyunumuz yine yarım kaldı
Her zamanki gibi seninle, anne!
Belki istemeden.
Derdin; günü gelince ben de gidebilirim belki
Babanın peşinden.
Demek ki o gün, bu gün
Ama anne, ama!?
Düğün günü gibi değil
Mahşer günü gibi bir gün.
Doyası koklayamadan
Daha doyamadan sana;
Sevgiye, sevince;
Beni boynu bükük, öyle
Öksüz ve yetim bırakıp gitmek
Haksızlık değil mi?
Bitmeyen, şu ürkütücü sessizliğin
Korkutucu sessizliğin içinde.
Ben sensiz ne yapar ne ederim anne!
Haksız mıyım söyle!?
Doğru mu yaptığın sence?
Bil ki; er ya da geç,
Yine buluşacağız seninle
Cennet dediğin o yerde;
Babam, ağabeylerim
Ve bütün şehitlerle.
Ne olur kucağını aç bekle!
Anne! Anne! Anne! Anne!
30.04.2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz