Sonbaharın ilk günü
Açtığım balkon kapısından
Gelen serinlikle birlikte
Güneş tenimi yakıyordu
Bir koku burnumda
Yıllar yıllar önce dört-beş yaşlarında
Babamın doğduğu yerlerde dolaşırken
Almıştım bu kokuyu
İki çoban önde arkada inekler
Arkadaki çoban “Hooo…” diye
Sabahın ilk ışıklarının sessizliğinde
Nasıl korkmuştum o zaman
Tahta boynuzlu bu ineklerden
Koşarak nefes nefese
Babaanneme “Geliyorlar” diye
Haykırmıştım
Ağır ağır geçiyorlar şimdi
Yemyeşil çayırlara doğru
Güneş biraz daha yükseldi
Ufka bakamıyorum kamaşıyor gözlerim
Nasıl bir ova Tanrım
Huzur veriyor insana
Yaşam sevinci doluyor içim
Kafamı çeviriyorum
Yüz yıllar önce yapılmış bir kale
Kayalık bir tepenin üzerinde
Gelecek zamana da meydan okuyor
Neler gördü bu surlar kim bilir
Az ilerde suni bir belediye parkı
İnsanoğlu doğaya gem vurmuş
Kendi egoları doğrultusunda
Taşlardan şelaleler
Taşlardan Ürgüp peribacaları
Taşlardan Pamukkale travertenleri
Gene de güzeldi
İnsanlar mutlu, güler yüzlü, sevecen
Sonbaharın ilk gününde
Yaşamaya çağırıyordu
Herşeye rağmen
Üretmeye çağırıyordu
Doğa…
09.09.2001
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz