Tozlu raflar ardına ittiğim sendin.
Ve çıkarıp, o tozlarla
kendine mezar yapan; ben.
Kelimelerin kifayetsizliği çoğu zamandır acıtmıyor beni.
Kalbime düşlerimin enkazı çöküyor birdenbire ve gizlice.
Düşün; kumdan kaleleri onarıyor ellerim.
Bir başka kadın, seninle el ele vermiş;
bir dokunuşla eritiyor güzelliklerimi.
İyiye dair ne varsa kayboluyor o zaman.
Güneşin doğuşu
intihar senaryolarının artışına sebebiyet veriyor.
Ya da sanrılara yerini bırakıyor.
Senin suçun yok.
Kendi isteğim üzerine,
ufak kayığımla, açıldım enginliğine.
Zorbalık yapmadın.
Dalgalarını bile dokundurmadın yüzüme.
Ötesi, ben indim derinliğine.
Ama yalnızdım.
Yalnızdın.
Öyle sanıyordum.
Meğer, deniz kızları, midyelerde gizliymiş..
Kusura bakma
yine ihanete getirdim cümlelerimi.
Kim olsa yerinde, aynı şeyi yapardı.
Deniz kızlarını, basit bir palyaçoya tercih ederdi.
Zonguldak – 2005
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz