Akşamlar nedense hep erken inerdi bu şehre.
Saat sabaha karşı dörttü ve o gün yine akşam erken çökmüştü.
Sevdamın günü çoktan geceye dönmüştü bile.
Sensizlik,
Hasretin…
Sensiz geçen kaçıncı akşamdı o bilinmez ama,
Her zamanki akşamlardan da farkı yoktu hani.
Savaşlar, kavgalar, özgürleştirilememiş özgürlükler,
Ha bir de sevdam.
O akşam yine hepsi yerini almıştı,
Yine sabahı bekliyorlardı.
Yine hasretin geldi aklıma,
Sustum.
Ya da susturuldum.
Seni bekliyordum her sabah saat dörtte,
Belki gelirsin diye.
Aslında hiç olmamıştım ben,
Ne ben sensiz ne de sen.
Günler nasıl geçer diye üzülüyordum önceden,
Şimdi ise sadece susuyorum,
Ya da susturuluyorum.
Nazım gelirdi aklıma hep,
Âyani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı? Â
Şarttı aslında.
Şart olmalıydı, çünki sensiz olmuyordu.
Hele sevginsiz hiç!
Sonra yok oluverdin hayatımdan,
Bir anda ve sessizce.
Üzgündüm, artık koşamıyordum
Yok olanların ardından.
Sensizlik öğretmişti bana alışmayı,
Alıştım.
Gün aydınlanıyor,
Yıldızlar yerini güneşe bırakıyordu.
Yağmurlu bir Temmuz sabahıydı.
Artık sevdan da terk etmişti beni,
Tıpkı hiç olmayan sen gibi.
Güle güle sessiz sevdam.
Seni sevmiştim…
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz