Rengini bile bilmediğim bir gecenin sabahıydı yirmi eylül.
O sabah ki yalnızlık ve sahipsizlik haliyle
Öyle bir bir vurulmuştum ki o güzelliğe,
Öğleden sonra saat 16.10 da İzmir caddesinin bir ucunda.
Uykusuzdu gözlerim, sahipsizdi kalbim ve yalnızdı hayalim.
Biraz kırık biraz burkuk bir kalp ile öylece dikiliverdim karşısına.
O muydu uykularımı bölen,
Yoksa ona benzeyen bir hayal miydi bu yalancı tablo.
Yoksa gelecekteki yeni yalnızlığım mıydı?
Oturdum öylece karşısına baktım
Yorgun gözlerdeki güzelliğine.
Önce gözlerine sonra yüzüne.
Uykusuz gibiydi gözleri ve bir o kadar da güzel.
Gözlerin çok güzel diyemedim ama bir daha bakmak istedim.
Sonra mozaik taşların müzeliği kadar bütün olan
Gerçeği fark ettim.
Evet oydu uykularımı bölen ve karşımda öylece beni süzen.
Oydu gelecekteki kırgınlığım ve şimdiki yalnızlığım.
Kızılay/Ankara – 09.04.2005
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz