Saat sabahin yine, beşi anne.
Güneş hala doğmamış, nazlı bir kız edasın da.
Ben yine sensiz geçen bir güne, günaydın dedim.
Oysa seni hiç görmedim anne, sesini duymadım, boynuna sarılmadım.
Tek bildiğim bir esirgeme yurdundaki, tek başına ve sensiz günlerim.
Tek başıma dedimse üzülme, anne.
Arkadaşlarım da var benim.
Onlar da benim gibi anne sıcaklığına hasret, ateş gibi.
İçinde ki sıçaklığı dışarı atacakmışcasına, sevgi dolu.
Öğretmenlerimiz de var anne, bize annelik yapacak kadar.
Ama senin yerin başkadır, ne de olsa anne kucağı.
Kim bilir ne kadar güzeldir.
Bir gün bile olsa sarılmak isterdim boynuna, hiç bırakmazdım anne.
Gece olur, herkes yatağına girerdi.
Ben yine uzanırdım karanlığa.
Yıldızlar sanki tavandaymışcasına izlerdim.
Sen sandığım bir yıldıza her baktığım da, dilekler tutardım.
Bayramlar da bir başka geçerdi, anne.
Hiç unutmam annesiyle pazara giden çocukları.
Nasıl imrenirdim bilemezsin.
Ama sende olsan elimden tutardın, değil mi anne.
Sarılırdın bana öperdin, koklardın, canım yavrum derdin.
Derdin değil mi anne?
Sen üzülme anne yeterki, ben iyiyim burda.
Ellerim üşümüyor biliyor musun artık anne, bize eldiven de aldılar.
Bazen de dışarıya da çıkıyoruz öğretmenlerimizle, geziyoruz.
O an keşke sende olsan diye düşünüyorum anne, elele gezsek diye.
Ben seni hep seveceğim anne, bunu unutma hiç.
Neden burda olduğumu düşünmeden seveceğim.
Çünkü sen benim annemsin, canımsın, kanımsın.
Sen beni, dokuz ay karnında taşıdın.
Ben seni kırk yıl kalbim de taşısam, ne olur ki anne…!
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz