Nasıl da geçiyor seneler, nasıl,
Hafta hafta, ay ay, fasıl fasıl.
Selamsız sokağında başlıyor günler,
Bize hiçbir şey ifade etmiyor dünler.
Her zaman iş-güç, yoğunluk, telaş,
Düşüncemiz derme-çatma ve salaş.
Ivır-zıvır işler unutturmuş gayemizi,
Yalnız düşünür olduk geçici payemizi.
Dünyevî işlerde ciddiyet ve pürdikkat,
Neslimiz ateş içinde, nerede rikkat?
İnce eleyip sık dokuruz seçerken marulu,
İlgimizi neden çekmez, imamın davulu?
Hayalini kurarız binbir sarayın, köşkün,
Nefis dediğin ahrete kör, dünyaya düşkün.
Dikkatimizi çekmezken, şu muazzam kozmos,
Korkutuyor bizi uzaydaki göktaşı, kaos-maos.
En büyük tehlike iken hayattaki velvele,
Neden korkumuz olmuş şu basit zelzele?
Hayat geçer, gün gün, ay ay, sene sene,
Dünyevi istekler, sırta yapışmış birer kene.
Hepsi boş, şatafat, gösteriş ve debdebe,
Hataya düşmüş isek, kurtarır bizi tevbe.
İşin özü, boş işlerle geçiyor bir koca yıl,
Mesajım çok açık, “uykudan haydi ayıl!”
Seni kırmak istemem, bunları derken,
Haydi, kendine gel, daha vakit varken.
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz