Aşk, gönülden dile düşmüş meğer…
Anlatıla anlatıla bir masal olup, uyutmuş bizi…
Adına sevgili denen oyuncaklarla kandırıp kendimizi,
İteleyip, maziye gömmüşüz sevdiklerimizi….
Yalanların adı sevda, sevdalarsa yalan olmuş meğer…
Belki kanadı kırık duygularımızdan baska hiç bir şey kalmamış elimizde,
Kendi mecnunumuzu kendimiz isam etmişiz, sözlerdeki sevgimizle..
Ve aşk yalnızca söylenir olmuş, yaşanmaktan öte…
Her “seni seviyorum da” bir adım daha sevgisizleşirmişiz meğer,
Ve sevdayı yürekte saklayabilmekmiş aslolan…
Bastırabilmekmiş acıları, yüreğe bir hançer gibi saplanan..
Sevda değil, kifayetsiz kelimelermiş dudaklarımızda çırpınan..
Birer yalanmış bize anlatılan aşk hikayeleri meğer…
Bitermiş sevda karşılık bulunca, şımarırmış duygular,
Aşığım diye haykıranlara değil, duyguları dilsiz olanlara dermanmış kuytular..
Ve onlar için çalarmış, yüreği sızlatan tüm şarkılar…
Ben seni hiç ama hiç sevmemişim meğer…
Seni değil, seni sevmeyi sevmişim ben…
Sen değil, sensizlikmiş beni benden eden..
Aşk değil, aşık olmakmış beni cezbeden….
Aşk, gönülden dile düşmüş meğer…
Anlatıla anlatıla bir masal olup, uyutmuş bizi…
Adına sevgili denen oyuncaklarla kandırıp kendimizi,
İteleyip, maziye gömmüşüz sevdiklerimizi….
Kelkit – 21.05.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz