leylâları bakıyor gözlerinin
vahamsı bir güzelliğin üzerinde esen
bad-ı saba dinginliğiyle
okşasam saçlarını dalgalanmayacak
dökülüp sel sel çağlayan
leylasıyla bakıyorum gözlerinin
fırtınaların koptuğu derûni dile
leylâları bakıyor gözlerinin
mabed kandilleri üzerinde oynaşan
mahsun alev titreyişiyle
yaksam dudaklarını acımayacak
kavrulup yer yer çatlayan
leylâsıyla bakıyorum gözlerinin
karanlığa çekilmiş pervane pervasızlığına
leylâları bakıyor gözlerinin
çiçek bahçesinde arı hayatı yaşayan
evvel zaman vızıltısıyla
konsam yanaklarına korkmayacak
utanıp pare pare kızaran
leylâsıyla bakıyorum gözlerinin
rengarenk hüzünleri uçuruveren tahayyüle
leylâları bakıyor gözlerinin
içimdeki acılar denizine yelken açan
bir çocuk masumiyetiyle
uzatsam ellerimi ulaşmayacak
açılıp avuç avuç yakaran
leylâsıyla bakıyorum gözlerinin
hayallerin ta ötesindeki maviliklere
leylâları bakıyor gözlerinin
atölyede tamirci kalfası hayatı süren
bir genç vakurluğuyla
silsem alnını paklanmayacak
kararıp yağ yağ sıvanan
leylâsıyla bakıyorum gözlerinin
izbe köşelerde ıstırap dileyen sarhoşluğa
leylâları bakıyor gözlerinin
cami avlusunda takunyaları sürüyen
bir yaşlı teslimiyetiyle
öpsem ayaklarını gitmeyecek
tökezleyip dur dur olan
leylâsıyla bakıyorum gözlerinin
beyhude yere geçirilen ömrün tükenişine
Kelkit – 22.09.2003
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz