dur, çizgi sağır artık
suyun kemikleri
ateşle incindi
gece bilmediği bir sokaktan yürüdü
korkmadan yitmekten
tarih bilmez ama
tüm yitikler gecede
saklıdır zaten
silahlandı bulutlar
alçak basınç altında
yağmur oldu
soğuk kıyılarda
ve küflendi demir
yağmura karıştı turuncu
bir çocuk doğurdu gözlerim
lohusadır artık
suretim
salyalar akar burnumdan
gözyaşlarımla yarışır
sağır çizgilerde kulaklarım
kıllarım ağrıyor!
bilmez misin?
kıllar da acı çeker
öğrenirken gerilmeyi
tüyler acıyı bilmez
bilmedikleri gibi ölmeyi
ve tarih dalgaları
hep kılları vurmuştur
karaya
bundandır belki
tüyler sarı
kıllar kara
bilgeliğin, güzelliğin
kadınlığın, erkekliğin
ve uzantılarının
sonradan kaynamış
kırık kemikler gibi
bir yerlerine batıyor
ne yana dönülse
kıllar
tüyler
hepden masumluk üretir
ve cazibe…
hafiflik mi?
kıllar
tenlerin sancısı
suskunluk ve suçluluk mu?
kılların ve tüylerin yeri
tanrının sanatı…
kemirgen ve yerli
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz