Bunca yıl sonra, ben vazgeçtim
Buralarda yaşamaktan deyip,
Geri gelse Orhan Veli…
Gelir mi gelir…
Özlemişse İstanbul’unu
Kimse tutamaz onu oralarda…
Hadi geldi diyelim, geldi de…
Şiirlerinde biraktigi gibi
Bulabilir mi Istanbul’unu…
Şimdilerde çingirak çalmiyor sucular
Ne kayikhaneler var yalilarda
Ne fistik agaçlari kaldi tepelerde…
Suya degmiyor bir kadinin ayaklari
Yosmalar bile geçmiyor kaldirimlardan
Tramvaylar tarihe gömüldü çoktan…
Kapali Çarşi’yı, hisarları görünce
Evet işte burası diye sevinir de
Ne yaptınız benim Galata köprüme
Diye sormaz mı önüne gelene…
Onca gürültünün arasından
Duyabilir mi lodosların uğultusunu…
Kız kulesi, Galata kulesi dururken
Şiir yazar mı camdan kulelere…
Ya Rumeli Hisarı’na oturup,
Bir türkü tutturmaya kalkar da
Sesini kendine bile duyuramazsa…
Asıl güzelim boğazın üzerindeki
Demir yığınlarına ne der görünce…
Hele üstünden yürüyerek değil de
Sadece arabayla, üstelik de parayla
Geçmeyi kabul eder mi acaba…
Hiç sanmıyorum…
Sevgili Orhan Veli sakın gelme
Kal orada desem, küsersin biliyorum…
Beni dinlemeyip gelirsin
Onu da biliyorum…
Bak dostum, çok istiyorsan gel
Bizler de seni özledik aslında…
Ama sana göre hiçbir şey
Kalmadı ki; İstanbul’da…
Bu arada unutmadan,
Şiirlerinin bazilari şarki dilimizde
Bir çogu da ezberimizde…
Onlarda yaşiyoruz Istanbul’u…
Senin ceplerin kevgir gibi delikti
Yine de umutlarınla avare ve mutlu
Dolaşırdın İstanbul sokaklarında…
Bizler paraya taptık senden sonra
Bir de dikdörtgen şeklindeki beyaz cama…
Bu yüzden sinirli, umutsuz ve mutsuz
Dolaşıyoruz bütün sokaklarda…
İstanbul sokakları da dahil buna…
Oysa biz de Süheyla’ya vurulmak
Eleni ile öpüşürken görülmek
Yüksek kaldirimdan güpegündüz
Melahat’i alıp, Alemdar’a gitmek
Kafaları çekip, çekip Galata’ya dadanmak
Mualla’yı sandala atıp, ruhumuzda
Hicranını söyletmek isterdik…
Biliyor musun? Artık kız çocuklarına
Süheyla, Eleni, Melahat, Mualla
Benzeri isimler verilmiyor sıkça…
Senin iki adın ise hala revaçta…
Daha anlatacağım çok şey var sana
Geldiğinde çok ama çok
Dikkatli olmalısın dostum…
Sen görmeyeli her şeyi abarttık biz
Belediyenin çukurları bile abartılı
İnan ki; rekora koşuyor belediye
Çukur kapatmama rekoruna…
Birinden kurtulsan bile
Ötekinden kurtulman imkansız…
İnsanları bir görsen, çılgın gibiler
Neredeyse boğaz boğaza yaşıyorlar
Sayıca da bir hayli fazlalaştılar…
Binaları görsen küçük dilini yutarsın
Bir de arabalarımız var ki;
Gözlerine inanamaz, şaşar kalırsın
Yerli, yabancı, tüplü, tüpsüz
Körüklü, körüksüz, tek katlı, çift katlı
Gündüz vakti caddelere sığmıyorlar
Akşam olunca da boncuk gibi diziliyorlar
Her sokağın iki yanına çift sıra…
Vallahi doğru söylüyorum…
Yine de istiyorsan gel
Günah benden gitti dostum
Uyarmadı diyemezsin…
Meraklandın biliyorum
Hiç yolu yok geleceksin
Onu da biliyorum…
Anlatmayı unuttuklarım da
Vardır mutlaka…
Onları da gelince görürsün…
Beğenmezsen İstanbul’umuzu
Geldiğin yere geri dönersin belki,
Belki de; kederli bir balık olarak,
Sonsuza dek kalırsın, rakı şişesinde…
Maltepe – 03.12.2001
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz