Üye Girişi »     
İhanetin Mektubu

Sen bir âmâ hayranlığıyla seyrederken İstanbul’u

Ben çok şeyler feda ettim bu aşkın mesabesinde

Sen nice kalemler kırarken vicdan mahkemende

Ben her sabah seni seyrettim ihanet portresinde

 

Yoktun,

Rüzîgar esip geçerken yedi tepe üstünde

Ben aşka âşık bir seyyahtım hayat sefinesinde

Bir yaz vakti gözlerin değince gözlerime

Yedi kat arz sanki yeniden yaratıldı tebessümünde

 

Bu şiir böyle çizildi bu aşkın tuvaline

Yıllar gelip geçerken sitem henüz değmemişti dilime

Sende hala kabullenmediğin bir sahiplenilmeme duygusu

Bende ise yeni yeni filizlenen bir sevda tomurcuğu

 

Ve gelmiştin

Artık her bir şarkıda yüreğim titrerken seni düşündüğümde

Farkettim ki, geceleri yıldızlar olurmuş gökyüzünde

Kuzguncukta hayallerimi serperken boğazın serinliğine

Uykusuzluklarımda gördüm, ilk serçeler ötermiş sabah seherlerinde

 

Bu aşk böyle büyürken an be an içimde,

İstanbul lale rengindeydi ve gül mevsiminde

Ben henüz hasretini yaşıyorken yanındayken bile

İhanetin fırçası değdi bu aşkın resmine

Hem de en büyük yangınların çıktığı Süleymaniye de

 

Ve gittin,

Sonrası tufan, sonrası hüsran, sonrası yürek yarası

Sonrası yokluğunun dehlizinde yalnızlık sancısı

Nedametin nihayetinde bir bezm-i elest yanılgısı

Ve artık malumun olsun bilesin Meriç’in güzel kızı

Burası ޞehr-i Sitanbul, burda böyle değildir aşkın yazgısı

Kapandı gönlümün sana olan sevda kapısı..



İzlenme: 42 Görüntüleme
Puan:
1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
Loading...
Ekleyen: admin

Yorumlar

Yorum Yaz