Üye Girişi »     
Haziran Titriyordu Ellerimde

Haziran sabahıydı…
Yığılmıştı odanın ortasına düşünceler
Uykusuzdum…
Tatsız tuzsuz bir roman edâsında
İlerliyordu zaman…
Ne ben anlıyorum ondan
Ne o benden bahsediyordu sayfalarında
Öylesine camdan dışarı bakarak
Bahçesini sulayan komşumu seyre daldım
Görev aşkıyla yanarak, can veriyordu toprağa
Ben bakakaldım,
Ağladım� Ağladım…

Zamanım nasılda anlamsız geçiyordu
Yapabildiğim sadece, küçük ellerimle
Patik örüp pazara çıkmaktı.
Satabildiğim kadar zengindim
Toktum, doymuştum…
Satamadığım kadar, duygusuz
Açtım, yalnızdım…

Gün boyu penceremin önünde
Kurgusunu yaptığım bir filmin başrol oyuncusuydum
Yitip giden zamanımın çocukluğunda
Sorunsuz, gülen günlerimin feryadıyım
Uyuduğum günlerin sabahında
Annesinin öperek uyandırdığı
Matemimin sonsuzluğunda susanım�
Özlediğim en güzel yıllarım…
Kalkıp gidenim adım adım zamanda
Film durdu, kurgusu bozulmuş
Sezonun yarım kalmış çığlığı kopuyorken,
Dışarıda sarmaş dolaş iki soluk
Tebessümlere saklanarak
Mahrem konuşmalarına ortak oluyorum.
Simsiyah uzun saçları vardı kadının
Beyaz tenine ne çok yakışmış,
Elâ gözleri boncuk boncuk
Bir de “hoşça kal sevdiğim” sözlerine gülümseyip
Vedasına göz kırpıyorken
Adam kadının avuçlarından öpüyor
Esmer teni kızarmış, kırlaşmış saçları seyrek
Gözlüklerinin ardından uğurluyor
Arkasından bakarken kadının
“Seni seviyorum” diyor.

Burkulur yüreğim
Hem de seni özleyerek…

Ben yine koltuğumda elimde örgüm
Bir bardak sıcak çayımın
Buharlaştırdığı camdan seyrediyorum hayatı
Akıp giderken önümden yaşlanıyorum.

Sarı bir öğleye ulaştı zaman.
Kalkıp yiyecek bir şeyler hazırlıyorum
Bir kâse çorba, birkaç zeytin
Rutini bozmak olmaz
Ardından kahve, sigara
Bulaşıkları yıkamıyorum
Nasılsa akşam çoğalacak�

Gün ölmeden dışarı atıyorum kendimi
Alışveriş zamanı
Alacağım birkaç domates ve ekmekten ibaret
Salatamı süslesin diye bir de limon
O kadar param var cebimde
Yarın pazara çıkılacak.
Üstelik gün benim için paramparça
Bir kez daha yasına tutunacağım
Gidişinin dördüncü yıldönümü sevdiğim
Sensizliği bağıracağım bugün
Aç susuz kaldığıma değil
Kör de olsan, topal da olsan
Yanımda olabilseydin keşke diyeceğim…
Daha fazla isyan etmemeliyim
Allah’a karşı gelemem
Kötü bir kazaydı gözümün önünde
Yitirdiğim�

Gece sabaha çok çabuk uzandı
Dışarıda yola koyulmuşum
Yaz sıcağa bürünmüş
Haziran titriyordu ellerim de
Gülüyordum…
Bu mevsimde üşümek niye?
Siyah beyaz karelerde kalan gözler
Yalandan bile olsa tebessümdeydiler
Ben geçen zamana yas tutuyordum
Hıçkıra hıçkıra�

Bugün
Son seferiydi yalnızlığımın
Gençliğimden kalan…
Unuttum yalanları, soysuzluğu ardımda bırakarak
Sevdamın büktüm belini, tükenişim dirilmeye meyilli
Kanatarak dilimi, tadı damağımda kalan yok oluşun…
Acısı bir kuşun kanadında yağmalanırken
Son seferi dumanında bıraktım hayatın
Arınıp,
Ağlayarak…

İkindiye vurdu gün, ağlamaktan birşey satamadım
Bu akşam yine dünden kalan çorbaya talim edip
Dumanını üfleyeceğim sigaramın.
Eve girmek üzereyim
Bir sağnak patladı başımda
Yüzüm, bedenim yıkanıyordu yağmurla
Çok sevmeme rağmen
Kırkbirimde bile korkuyordum ikindi yağmurlarından
Gök benden çok bağırıyordu
Susuyordum…
Yeni bir yıldönümüne kadar
Tatsız, tuzsuz bir roman edâsında
İlerleyecekti zaman
Ne ben anlıyordum ondan
Ne o benden bahsedecek sayfalarında…

02.05.2007



İzlenme: 41 Görüntüleme
Puan:
1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
Loading...
Ekleyen: admin

Yorumlar

Yorum Yaz