Acıya tutanmak
Ne zehirdi öldürmeden yüzümün rengini solduran
İlmek oldu boynuma sözler sicim sicim
Ah dostum ah
Kundurama sürerken siyahı gece gibi sen vardın cilasında
Sallarken ufaktan bir çocuğu ninni gibi
Sevgi verdim bemberrak .
Ağlamaksa ağlamak dedim
Gülmekse gülmek dedim adına.
Gökyüzünden yıldız kopardım saçlarıma,
Bendeki aşkı bitirmek için akreple yelkovan yarışırken.
Dostum dediğimdi yanımda bitiverdi sevgiler aniden
Her bana gülümseyen samimi sahiplenmelerle.
Dost tutmuştu yüreğim
Ah dostum ahh
Ayrılığın türküsünü çığırmıştı fanilik
Bedlik.
Çanhıraş ve acımasızca başlamıştı satışlar ve aşk pazarlamaları.
Mezatta bile para etmemişti sevgiler
Bit pazarı aşk kaynamıştı sereserpe.
Alll all aşkın beşi bir kuruş…
Çığ gibi düşmüştü sevgiler pazara
Bastonuyla tabutta gelmişti bir sevgi
Kimi aşkların gözleri bakarken yere yüzünü saçları kapatmıştı…
Aşkları sıralayıp halay çektirenler
Elinde tesbihi kirli sakallı satın almıştı aşkların en çoğunu
Gel vatandaş diye bağıran gönül işçileri ağlıyordu
Sesi soluğu çıkmayan yürekler içten kanıyordu .
Ah dostum ah
Aşk bu kadar sessiz mi ölürdü mezara giderken
Ya da
Köşe başını mesken tutan yazı turacılar
Kimbilir kimin aşkına oynadılar o defa kumarlarını
Maça kızı garip sessiz kimsesiz.
Göz kırparken satışlara rua ölümsüz, güçlü
Pazarlıktan anlamadan her şeyi satın alabilen bacaksız velet.
Şiir yazarken maça ası bekleyen hüznün
Sabaha karşı zarını attırdı felek.
Ah dostum ah
Var mı serde aşka kumar oynamak
Ya da papatya falını beyaz yapraklara umut etmek.
Bırakın beyaz yaprağı geninde bağırsın toprak diye
Tütünü içine bir çırpıda çekmek miydi efkarlar
Yoksa sarhoşluğun değiştirdiği dünya mıydı
Kar yağışını beklemek mevsimi olmadan
Dostum aziz dostum
Aşk koklanır mı
Ne bileyim rengi var mıdır mesela
Gördünüz mü hiç melekleri sevgi çiselerken yeryüzüne.
Yarenim kelamlarımın kulağı
Can dostum dinle
Bir gece anneye söylenir mi aşkın uyandırışı
Ya da birileri anlar mı o hallerden anlarsın ya
Çocuklar şen midir her zaman
Birileri acılara tutunmaya çalışırken
Kaygısız mıdır hep bir başka kentin çocukları
Köyün ucunda oturan acar delikanlı
Yalan dünya diye şarkı mı yazar hep geriye kalanına.
Dostum dost yüzlüm
Yüreğin alev alması görünür mü
Yoksa içten içe mi yanar
Beter bir çarşaf boğar mı aniden insanı sel gibi.
Ne bileyim yani göllenir mi insanın rüyaları.
Ağlar mı bazen gönlü parelenmiş birisi
Dalgın yürüdüğünde bağı çözülür mü dizlerinin sahipsizce
Eşkiyaların olur mu geceler boyu kendi dağlarının
Yüreğinde köyler mi basılır birden bire
Beyaz güvercin uçar mı gece gece
Söylesen dostum bunlar olur mu
Sen dostum gönlüme rüzgar uçuran söz kulağım
Her iskelenin dalgaları hışırtıyla seni ıslatır mı
Başlamışken yağmur yürüdüğünde sırılsıklam eder mi seni
Kurumak istediğinde gidecek yerin olmadığı olur mu
He dostum olur mu
Böyle bir başına olduğunda kendinle konuşur muydun
Sokaklarda yalnızca senin adımlarının sesleri geceleri çınlattı mı.
Ritim vurdu mu yürüyüşler sana
Gardaki trene yaklaşıp deli heyacan oldu mu yürek atışların
O trenin yıllarca çalışmadığını sana söyledi mi garın bekçisi
Dostum de bana
O konuşurken senin anlam veremediğin oldu mu
Sabah pavyonu boşaltan kemancı senin için
Şarkı doldurdu mu ceplerine
Bremen mızıkacıları gibi beyoğlunun penceresine dizildiniz mi
Hışırtılar içinde yaprak uçurdu mu ayakların
Tekme savurup sokaklara
Sızıp da banklara ayakkabını yastık yaptığın
Dostum can dostum
Dilin dolaşır mı derin dalgaların med cezirine
Ya da dağların karına çiğ yağar mı birden
Şarap şişesine mektup yazıp şarabı gönlüne doldurduğun
Sigara paketine de çiçek çizilir mi gözlerinle.
Yıldızlara bakıp fallanacak çingene
Üşümüş ellerine bir nefes üfleyen soba ısıtır mı yüreğini
Başın nazar gönlün boncuklanıp da maviyi çatlatır mı
Hiç olur mu dost yüreğim böyle
Toprağa araba çizip üzerine binip yare gidilir mi?
Karanlıkta güler misin o yarin gözlerine bakarak.
Çocuklar taşlar mı tren oluşunda seni
Yüzündeki çizgiler pusula olur mu geçmişe
He dostum
Dost yüreğim
Gördüğün köyün ışıkları hep yakın mı gelir
Muhtar olur musun ışıkları silik köye.
Bir ev olur mu umutların damı tüter mi
Gecenin her vakti ay tutar mı
Mehtap olur mu yarin gerdanı
Sonra can dostum gönül sözüm
Sevgin satılır mı haraç mezat
Pazarlık yapılır mı yarına doğan güneşe
Ya da güne
Ağlayışların gülüşleri ucuza kapatıp
Biraz biraz cebinde gezdirir.
Sahte para basar işleyişleri bedenin
Umut satar kimi insan sevgiye
Kalpazanlık meslektir akçelenir yarına
Biri sevda çalar zulasında sana uzatır.
Hem de şairken yüreğin.
Sen kaybolursun inleyip de durursun
Ağır işçi olur aşık oluşun.
Bedenin kör, kulakların şaşkın duyarsın zulmün destanını
İnce dantel oyasıdır kahraman yaptığın aşk
Etamine at çizersin umut koştursun yarına
Gün azaptır parlak parlak
Gece bade sunar kadehi havaya kaldırarak
Şerefe kalkar şerefsiz eller.
Aşk sunarlar gümüş tepside her renge boyanmış vücutta
Ah dostum gönüle giren sözüm.
Şafakta ki türküyle ölüme giderken
Sigara son arzusu olur denize aşkın bedeli
Çağlarken pınar kurumuştur
Sen içmeye başladığında suyu
Aşk olmak isterken yollar yanmıştır.
Kimbilir kar yağar mı dağlara sular dolsun diye derelere
Bir anne torun severken
Aşkın filizlenip harelenir.
Açlık kıtlık susuzluk ağıt yaktırır bedenin çorak düşer
Bakışlar yarına nasır tutar
Don tutar hayallerin
Buzlar sarkar aşıklık karlar altında kalır.
Gözyaşı süzülür bu defa içine görünmeden kimseye
Dostum ah dostum
Bir zehir akar damarlarıma görünmez yılan gezer içten içe bedende
Yanar yürek için için
Ruhun asileşir
Gönlün katil
Bir davul tokmağı iner başına
Davul başına geçer zurna kulağına
En son delik kalbine açılır
Kurşun geçmeden ağırlaşır kalır kalbine oturur.
Ağır bir roman olur aşkın bedelini öderken
Diyetine paran yetmez
Ruhunu teslim alır sevmek istediğin
Sazın sözün sohbetin
Yarına yalnızlığın mayhoşluğun
İçmeden sarhoşluğun
Dostum dostum güzel dostum
Sözlerimin aynası
Beyhude yaşamın diyeti alır ruhunu
Senin olmaz gayrı yaşadıkların
İflas eder benliğin
Artık sokaklar benim
Çaresizlikler benim
Bir köprüm vardı başında dumrul.
O deli ben ondan deli
Bir camimin vardı biri de kilisem içinde
İmamı da ben rahibi de
Sevgiye hasret
Aşka garip sevdaya yenik
Yüreğim teslim
Herkes gardiyan ben mahkum
Nasıl kaçarım bir daha aşka
Başucumda nöbetçi
Köpekler boğuşmuş benden önce senin haritalarında
İğne batmaz bıçak kesmez kan akmaz
Duruşlarım donuk donuk
Sabır çekersin tesbih edip yarini
Semahlandığımda uçar giderim öteye
Sevgi yokken alıcılar üşüşmüş
Parazit olup tırmalamışsın sevgisizliği
Tırnakların arasına sıkıştırmaya çalışmışlar terlerini
Başına ödül konacak sanırsın aşk için
Mezatta bile alıcı bulamaz
Boynumda teslim oluşun ilmeği
Ayağımın altındaki tabure tekme bekliyor.
Ölüme gitmek isterken ölememek geldi başa.
18.03.2001 03:17
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz