binlerce defa feda olsun diyerek kanama
acılar çekilmedi bu tende
yaralar sarmalıdır kendilerini ve dostlar
civa gibi açılmalıdır bu haraya
dost olmalıdır mesela
akışkan ve izan ilişkiler kurmalıdır
laubalilik sınırlarında tutuşmalıdır öfkemiz
kabahatin ne cürmünden büyük
ne cürmü suçundan
okunmalıdır yüzlerimizden emaremiz
karanlık yüzümü kamaştırıyor
muhterem bu son olsun
otur şöyle üstüne basma fakat
biliyorum yorgunsun
biteviye yorgun
ve fiilerde biliyorum
biteviye yorgunsun
ve fiiler solgun
hissediyorum çığırtkan bir maviliktir yüreğin
yüreğim maviliktir denizten öte,gökten öte
öteden de öte faust bir şiirdir
-zavallı şeytan bana ne verebilirsin ki-
bir parya bu
nihayet nihai çözüme kavuşturacak bizi
kimse bana suskun olmalısın demedi
ve sanada
biteviye yorgun ve suskun
biliyorum
ve dedim fiilerde yorgun
bir öldürücü salgındır bu çevremde
evet, isyandır, sağanaklar altında yaşadığım
solgun benizli vakur Vandallardır
ve yırtılan tohumdan çıkan çiçek
bilir ki
hayat,bir çiçeğin ne oldum
değil ne olacağım demesidir.
hissediyorum,
hissediyorum
çünkü bu bir karanlık his
çünkü bu bir irinli şems
çünkü bu bir sıkımlık hezeyan
bu bir hal i pürmelal
perdeler örtülecek, kanlar boşalacak oluklardan
biliyorum ki ondan
istemiyorum
biliyorum, biliyorum ki
susuşlar başlayacak gecenin ardından
üzeri örtülemez bir zifiriye
hapsolunacak dünyam
biliyorum ki ondan
biliyorum ki yok olmaya devam
işte kapılıyorum ve ölüyorum
ıslak nümayiş tetikliyor karanlığı
ışık ihanet-i vataniye
bir denklemde somut nietzche’yi oynuyor
nietzche bıyık altından gülümsüyor
şüphesiz ki O; Taşralı bir dilin çemberinde
çürük bir çünkü
sıkışmış ve yorgun.
mevzu bahsi aralayan sonsuz bir uç
arsız bir tokat yüzünde patırdayan
demek ki bu bir çığlık, bu bir hezeyan
sarı saman bir zarfta pul
yanı başım yağmur
rüyadır gövdemde çapaklanan
o eski günler,
o eski acılar,
o eski örtük saatler
gece boyu yakarışlar,ezikliğe teslim
yeniden ve yeniden hissediyorum
biliyorum.
mutat pespaye devran
içlenen çapaklı gövdene
ve aralanan
her düşsel fırtınada bir gemi batıran
bu tatminsiz acı
bu tatminsiz yalnızlık
dört duvar içinde boğularak can veren
us aleminde yaşayan
ve yine düşsel dertlere kapılmış
ürkek, sakin, bilge ve yalnız
neden
neden
neden
bitki örtüsü katran kara çıplak ve kanlı
havaları durgun ve tatminkar
artık emaresi okunmayan
o telaşlı
o isyan,
o karanlık ihtişam
ateşlenip, devleşmeyen
hep bir şeylerin arasında
karayı körelten ve batan
neden
neden
neden
kimse Bayrakları yarıya indirmez
öğle namazına müteâkip gömülür
bir imam olur son gündüzünde
ne siyahlar mevcut cenazesinde
ne kortejde ağlayanları
biliyordu ensesinde hissetti o çığlığı
ve biteviye yorgunsun biliyorum
ve fiilerde yorgun
solgun dudakların intikamıdır gidişin bilirim
son kez nefesine dokunsaydı yüreğim
sesimdir bu çürümüş bedenim
biteviye yorgunum ve suskun
Halim pürmelal.
biteviye yorgunsun
ve diplerde yorgun
sen solgun bir çiçeksin
farkede biliyorum.
biteviye yorgun ve suskun
Bursa – 14.03.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz