Gül ve canı olanlara
Gülün ruhu kokuysa, benim ruhum da candır
Hayatımın hayat olduğunu hatırlatan, sevda yayan gülcandır
Dalında bir gül görsem kaplar içimi heyecan
Dünya bir zerre eder mi sen yanımdayken gülcan
Güle aşık bülbül, nasıl öterse candan
Dünyam kara zindan olsa da ben vazgeçmem gülcandan
Bu tutku bu hasret eritse de bu canımı
Güle tutkun kalbimle seviyorum gülcanımı
Peşinden gidilmez ki kapkara bir sevdanın
Bulamadım dengini şu dünyada gülcanın
Ömr-ü hayatımız kısa olsa da, dolsa da hüzün ve kanla
Dünyam değil sadece benim, ahiretim gülcanla
Sevgi dolu bir bakış çok mu seven insana
Bir tebessüm tatlı dil, can kurbandır gülcana
Güllerime şaheser sadece benim sultanım
Dertlerime de derman olur musun be gülcanım
Bela gününde Allah’tan bir hayat istedim bir de can
Dünya’da ikinci bir hayat niyetine geldi imtihanıma gülcan
Bu kadar cilve aşığı usandırır elbet sonunda
Benim gönül çiçeğim, pembe gülüm gülcanda
Hava kızıllaşıyor git gide, etraf geçilmiyor yağmurdan
Aşk gibi yağıyor sabahlarıma sessizlik gülcandan
Bilin ki ölmem asla üç kuruşluk bir düşmandan
Ama bilin ki ölürüm bir zerre sözüyle gülcandan
Bir uğraşla servinin kaderini bağladık turnaya
Bir yel yolladık sevginin taze yerlerinden gülcana
Hepsi benimdir hepsi hayatımdır semadaki yıldızların
İsterse hepsi olur tek bir sözle tek bir gülüşle gülcanın
Bir gül soldu diyorlar kocacan çayırda
Düşünüyorum kendi kendime ya solan gül gülcansa
Vermese hayat bana bu fani tadı
Düşünürüm hemen sürme gözlü gülcanı
Ne olurdu kader yazsaydın yazımı gülşenin yamaçlarına
Götürseydin beni dalında su bekleyen gülcanıma
Güller demiş ne yaparız biz gurbette bir gül canımıza
Kim bakar bizim yokluğumuzda leyla gibi gülcanımıza
Hayat demlenirken bir fersiz mumun kollarında
Nice ayrılıklar bitmiş köksüz fidan gibi gülcanımda
Bir rençber için işse toprağı sulamayı
Benim içinde öyledir sevmek gülcanı
Gün gelir de bitirse burada işlerim, dolarsa vakt-i zamanım
Son nefesimde görmek isterim yüzünü, gül yüzlü gülcanın
Orkestra çalıyor uzakta, herkesin ağzında ilk söz aşkım
Benim hafi gönlümde mütevazı aşkımın mütevazı süsü gülcanım
Ne demiş şair “susarsam ardımda kuşkunun ayakları” *
Sussa da unutamadım bir türlü kuşkusuz gülcanı
Ne kadar geç olsa da artık günlerim de sabahlar
Bir sevgili uğruna ağlar nice talihsiz gülcanlar
Şirin nice zorlukla olsa da sonunda Ferhat’ındır
Benim kalbim şüphesiz ki bir tek gülcanındır
Sana anlatmam için kalbimdeki o derin aşktan
Bilmen lazım ki bu sevda bana geliyor gülcandan
Yaprak dökülürken uçkur yolların kaldırımlarında
Sevdam yazıyor yaprakların altında bir tek gülcanıma
Şimdi destanlık aşklar da bir tadımlık
Benim ben olduğum günler sadece gülcanlık
Bir film gibi başlardı sonunda olurdu destan
Sen oldun bu efsanenin kahramanı ey gülcan
Sevgimi, sevdamı, aşkımı dökemiyorum kağıda
Çünkü, hepsi yıllardır daimi oldu gülcana
Elaleme artık oldu her şey ayan, kalmadı duymayan
Milletin ağzında tek bir söz o da gülcan
Bir tren rayından nasıl geçerse trenler endamıyla
benim gönlüm kendini bulur gülcanıyla
Islak çıplak yollar alıp götürdü seni uzaklara
Düşlerinle eriyip gittip uçurumlu kolllara bir tek gülcanımla
hava karanlık, bir tek ışık var sokak lambalarında
sevgisiz geçen ömrümde sadece gülcanımda
umudum umutsuzluk olduğu oldu günlerce aylarca
bir uzak ışık oluverir, aydınlar çevrem gülcanla
geceleri oturur sabahlara kadar mahallenin kaldırımlarında
herkes panik olur, bu sevgi nasıl geldi diye gülcana
sahte adlarla aranır durulur saatlerce konuşulur sahte bir aşkla
bu saflık, bu iç güzellik bir tek vardır gülcanımda
bu yalancı sevda temizler kendini ateşle ve kanla
temizlik sağlanmış olur, bembeyaz ümitli gülcanla
bir kuytu ara sokaklarda imanlı dualar gibi gamlı
binlerce kişi gösteriyor dünyanın tadı tuzu diye gülcanı
düşüncelerim bu semtten bu diyardan çok uzakta
bir aşk şarkısı çalıyor aşkla birlikte gülcanda
kadere boyun eğenler yaşıyorlar bir tek burada
rüyalar görülüyor gündüz misali gülcanda
zamanı sordular bilemedim, aklım çok gitti uzaklara
rezillik olmasın diye söyledim; üç beş yıl var gülcana
bir yaz yağmuru yağmıştı açıvermiş havayı
hissediverdim gördüm hakikatle gülcanı
yaşıyoruz bakalım evrenin en safında
ruh açan çiçeğin ilk ve son gülcanında
her karnımız doyduğunda diyoruz şükür Allah’a
ben de her yıldız vakti dua ediyorum mutlu olsun diye gülcana
ne zaman zevk alırsak bakmaya bir manzaraya
gönlüm hep ziyan olur bakmak için gülcana
ayten vardı bu zamana kadar o şimdi kaldı hatıralarda
şimdi başlıyor artık tüm sevdalar leyladan sonra gülcanda
rüya gibi günler vardı, altın gibi yapraklar
her nefes alışımda rahat ediyor mu ki nice gülcanlar
Eyüp’ün kenarı taşlı yontulmuş sokaklarında
oradaydı duruyordu masum bir köşede gülcan da
ne şiirler yazılsa asır boyu ne destanlar
asla tükenmek bilmez arsızca sonsuz gülcanlar
tenha bir yolda eserse gül kokularıyla rüzgarım
boş sokakların gülü mü oldun be gülcanım
öylece durup bir cevher kadar duran suda
en güzel görünüyor yeni resim gibi gülcanda
istediği kadar deseler bile Kanlıca’nın ihtiyarlarına
vazgeçmem artık, canımı koydum gül kokulu gülcanıma
onunla ölmek sıkıntı vermiyor tüm rahatlığıyla
ölüm yoksa bile ölmek isterim ben gülcanımla
Yüreğini son bir defa koy yanağıma,
İstersen giderim ben başka bir gülcanıma
Kapkara bir gecenin, yıldızsız koynundayım
Kupkuru bir aşkın gülcansızlığındayım
* Hüseyin Akın
İstanbul – 2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz