Hayat bir tren gibi, ağır ağır yol alırken
Bazen durur, bazen yavaşlar, bazen hızlanır.
Önemli olanda inilecek yere varmasıdır, bir bakıma
Ama içinde bir hüzün dünyasının kaplı olduğu da pek bilinmez.
Derken karanlıkları yararcasına ilerlerken, birden tren
Işıklarla köşe kapmaca oynar sanki
Çoğu zamanda karanlık kazanır bu oyunu.
O an hayatı gelir insanın, aklına
Hızla ilerlerken;
Tünelde unutur sanki sevinç üzüntü ve aşklarını.
Her insan hayata doğarken ters başlar.
Çünkü bu bir doğuş biçimidir.
Zamanla düzelir, doğrulur
Ve ayaklarının üstüne basar dikenli yollara inatla.
Bu zamanlar da insan, hep sevdiklerini düşünür.
Bazen, kendisini düşünmediği insanları düşündükçe..!
Hayatı öğrenir, bu karanlık yollarda.
Sokak lambasında düşler kuran, bir çocuk edasıyla.
Oysa, aydınlıklar insanı, bir başka etkiler.
Neşe, sevinç gibi üstü kapalı duygular
Gece nöbet değiştiren asker gibi, bırakır kendini
Hasret, hüzün ve adam gibi hasret duygularına.
İstasyonlar da garip yerlerdendir.
Belki hiçbir zaman, kavuşamayacak sevgililer.
Bakar son vagonunda gelip, geçişine
Son siren sesiyle irkilirler, aniden.
Gözyaşlarıdır dökülen ardından su niyetine.
Küçük bir dünyadır istasyonlar kimi iner, kimi biner.
Dünya misali kimi doğarken, kimi
08.07.2006
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz