bir öykünün girişinde bekliyorum seni
ve tabi ki öyküden kaçmak için
kristal bir küllüğün içinden
ılıkıslak geceye bükülüyor ellerim duman
bir harfi düzeltiyorum hemen
birden suya dokunuyorsun
dalga dalga açılıyor mehtap uzun ve ince
nilüferler genişliyor parmak izlerinde
ben bir harfi düzeltiyorum
sen tabiatla oynuyorsun içimde
neresinden tutup yazmalı şimdi gözlerini
denize değdikçe yaraya açılır gibi
gizlendiğin her yerde meridyen kesiği bir kent
bir kırık şato
bir kum
bir ter bir tuz
ve bir mandolin sesi hükmeder
ağzından kalma yalnızlığıma
dağılıyorsun porselen damarlarım yoluyla
yordamıyla bütün dünya’ya -enjekte küllerim
ben seni bir yangının tersinde bekliyorum
ve tabi ki oradan kaçmak için
geriye gittikçe yazılıyor bütün şiirler
her nasılsa bir kedinin
ürperen gözlerinden anlıyorum bunu
o an tanrı senin gerdanını yaratıyor
ansızın
kimseler ve ülkeler yok
ses ve seda ve sakınca yok
var bir kedi parıldaması
ve sıkışmış bir kainat uğuldaması
birden sevişiyoruz
koynunda kuşlar patlıyor birden
nereye doğru eğilmek gerek bilmiyorum
bir şiirin girişinden anlamalı bunu.
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz