Gel ey canan, cevr eyleme; bir beni yar eyle gel
Yâd ellerle ülfet olmaz, terk-i ağyar eyle gel
Reva mıdır mah yüzünü, saklamak sevgiliden
Ãşık-ı sadıktan utan, hicab et, ar eyle gel
Şimdiye dek geldiklerin bana fayda etmedi
Önde gelmiş olsan bile yine tekrar eyle gel
Kınanmazmış mecnunluğu aşığın vuslat içün
Gel çekinme, gel utanma.. Sevgin izhar eyle gel
Yok, bilmesin ahvalini hiç kimse, kendin bile
Guruba dal, subha karış; cismi esrar eyle gel
Senin derdin ile asla gözüm uyku görmüyor
Ne var terk et gafletini, dil-i bidar eyle gel
Cevrin ile bi-nihaye, gece gündüz boşalan
Gözyaşıma bedel olsun; zülfünü tar eyle gel
Kavuşmadan öldüğümde inlemek neye yarar
Pişmanlığı hatırda tut, peşinen zar eyle gel
Hayaline yüz tutuben hasbıhal olsa bile..
İsterim ki nazlı canan, arz-ı didar eyle gel
Ãdetidir güzellerin, tebessüm dağıtalar
Goncalar açsın yüzünde, gamze nisar eyle gel
Ayrı düşme bu sevdadan, dolan dur çevresini
Pervane ol; gönlü nara at, giriftar eyle gel
Sana hemcins olduğundan utansın tüm Leylalar
Mürvetinden cümlesini.. Var, haberdar eyle gel
Hünkâr DAĞLI
_______________________
Cevr: haksızlık edip incitme
Ülfet: anlaşma, kaynaşma, görüşme, konuşma
Ağyar: başkaları, yabancılar
Reva: layık, uygun, caiz
Mah: ay
Hicab: perde, örtü, utanma, sıkılma
Vuslat: sevenin sevdiğine kavuşması
İzhar: belirtme, gösterme, meydana çıkarma
Dil-i bidar: uyanık gönül
Tar: tel, iplik
Arz-ı didar: yüz gösterme
Nisar: saçma, serpme, saçan, saçıcı
Giriftar: tutkun, tutulmuş, yakalanmış
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz