elleri hala boyalıydı
herkesin ayakkabısını boyuyordu
ama hayallerini boyamayı unutmuştu
kendi ayakkabısını boyamayı hiç düşünmedi zaten
adı belki hasan belki ahmet belki yılmaz belki de arif
önemi de yoktu gerçi adının
yüreğindeydi onun deliliği
yüreğindeydi yaşamışlığı.
yüzünü temizlediğini sanan kirli yüzlere
akşamları mendil satardı
eline tutuşturulurdu iki lira
mutlu değildi ama inadına gülüyordu
gülüşünde ülkemin karmakarışık haritası
çocuk yüreğiyle dokunurdu kuşlara
kıyamazdı uçmayı unutan kanatlarına
açardı gökyüzüne avucunu
bırakırdı kendi gibi yalnızlığa
bir borcu yoktu hayata
ama hep hayat alacaklıydı ondan
verecek hiçbir şeyi kalmamıştı
mendilleri çoktan tüketildi
artık boyalar kapatamıyordu açıkları
ellerini açtı gökyüzüne
tanrıya dua etmek için değil
hesap sormak için değil
-yoktu zaten bir hesabı-
kendi yüzünü görmek için.
Antalya – Şubat 2004
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz