Papatya topladığımız,
Eski patikaların aklıma geldi
Misket oynadığımız, çamurlu yollarının da
İzini silemedim yüreğimden
Asfalt yollarını tırmanırken!
Uykusuz sabahlarına uyandığım sokak gürültüsü
Hiç benzemiyor, eski Eminönü vapurunun sirenine
Sebebi bilinmez ama,
Hep güneşli günlerin hatırımda
Bir de Çınaraltı.
Hani şu top oynadıktan sonra yüzdüğümüz
Hani kiralık sandalında, balık tuttuğumuz Çınaraltı
Şimdilerde elalemin övdüğü
Haftasonları kahvaltısının son mezesi!
Çayla erir gider boğaz manzaram
Az ötede,
Her bir yudumda, denizim kusar
İçki masalarına
Her neyse
Gene selam verilecek üçü beşi var
Başka semtlere inat
Geçmiş ve gelecek burada…
Eskiden şöyleymiş diye yazmak,
Nasip olmadı tarih kitaplarına
Yeni mühendislerin de eli titredi hep
Seni çizerken
Nereden nereye, işte böyle bu hayat
Bulutlu bu kış akşamında
Sana baktığımda gözyaşlarım var
Hüzünden değil ama
Duvarlarına yeni sürülen ziftlerini
Yıkamak tek arzum.
O ilk tanıştığın,
Otobüs durağında kaybolan çocuk
Şimdi kocaman adam oldu
Belki de kim bilir
Yakın zamanda ayrılık var
İlk fırsatta, ilk bayramda
Toprak ve deniz kokan ellerini
Öpmek boynum borcu
Çengelköyüm.
Mart 2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz