Adını anmaya cesaretim yok,
Yer gök çatlayacak diye korkarım,
Yaklaşmışım gibi kıyamete çok
Sur üflendiğinde seni ararım,
Kanarken göğsümde bir zehirli ok
Aklımı aldılar benden bir gece
Yerine saçından bir tel koydular.
Şimdi tüm bildiğim bu iki hece;
Beni dinleyenler seni duydular,
Bu şarkıyı söyler dilim sadece
Seni bekleyerek geçen bir asır
Bana bilmediğim bir şey öğretti
Zaman perdeleri ardındaki sır,
Beni sana mecbur etmeye yetti;
Bir gün gelir sana kendi anlatır
Cenaze ve düğün aynı yürekte
Bir elinde güller diri, kırmızı,
Bir elinde solgun durur çelenkte.
Benimle birlikte göm acımızı,
Sana güzel günler var gelecekte
Limanda bekleyen bir gemi gibi,
Dalgın, bakıyorum okyanuslara.
Durulmaz ruhumun sensin sahibi,
Gözlerinden düştüm ben kâbuslara,
Ateş ve kan dolu kuyunun dibi
Ayrılıp giderken beni idam et,
Gözlerinin kanlı darağacında
Titremesin kalbin, duyma nedamet.
Boğulur gidersin gönül acında,
Gözünden tek damla düşerse şayet
Islak gözlerinde bir Anka kuşu
Alev alır önce avuçlarında
Ve omuzlarında mağrur duruşu,
İçimde can verir ve saçlarında
Başlar küllerinden tekrar doğuşu
Razıdır bu beden çile çekmeye
Yeter ki, unutma, beni hatırla
Bu ıstırap bana senden hediye,
Ruhum bekleyecek birkaç satırla
Bir mezar taşında, gelirsin diye
İstanbul – 22.05.2005
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz