Seher vakti haber sordum pınara;
Suyun içen, Sürme Gözlüm; gördün mü?
Al yazmasın deste yapmış kenara;
Büklüm büklüm, sırma saçın ördün mü?
Ayna yapmış ışıltısı oluğu..
Yürek yakar, saçlarının bölüğü!
Körpe âşık; tuta kalmış, soluğu,
Bağrı yanmış; soğuk suyun verdin mi?
Sabah çiği, inci olmuş, saçında..
Çiğdem gibi; yaşı bilmem kaçında?
Lale, sümbül, gül kokuyor taçında..
Iğıl ığıl süzülerek, sardın mı?
Pınar, senin oluğun ben olaydım..
Yar bakanda, gül benzini saraydım..
Şimşir tarak ile saçın taraydım..
Nerden gelir; nere gider? Sordun mu?
Dedi pınar: “Sorma! Dilim tutuldu…”
Ağlaşalım; Gül yabana atıldı…
“Başlık” diye; beş parçaya satıldı…
Garip başın taştan taşa vurdun mu?
Nazar değdi, siyâh zülfün teline..
Gelen gelin; kına yakmış eline..
Pınar ağlar; akan gözün seline;
Diyerekten: “ Kız… Buralar yurdun mu? ”
Dallı Mustafa da; gördü, gözetti…
Dinleyene; üç beş kelâm söz eti..
Dökülenler, kaleminden; özetti! !
Hayır olur; “düşün” hayra yordunmu..
( SARICAKAYA )
DALLI MUSTAFA
<a href=' http://www.alpagut.org/ '>
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz