Başkadır yağmuru büyük şehrin;
Gözlerinde büyütür şehri, ışıkları gözünü alır.
Buğuludur camları taksilerin.
Sokaklarda ıslak bir yalnızlık dolaşır.
Kırmızıysan ve açıktaysa saçların ıslanırsın;
Ama sırılsıklam değil, yavaşca, belli belirsiz…
Büyük şehrin yağmurları güzel şeyler bittiğinde yağar
Kötüdür; baykuşa benzer bu yüzden biraz.
En sona iki cengaver kalır, sonra tekbaşınalık…
Ağaçların altında genç insanlar vardır dumanlı…
Yalnızsan ve uzaktaysa sevdan efkarlanırsın;
Ama ümitsizce değil, mağrur, dünyaya meydan okur gibi.
Büyük şehrin yağmurundan kaçmak çocukçadır.
Boş bir dükkana girmek ürpertmez içini önceleri,
Sonra irkilirsin, siyah-beyaz ekran, bir bardak demli çay…
Diner yağmur, kokusu kalır camların arkasında.
Baharı özlediysen bütün kelimelerinle bağırırsın;
Ama avaz avaz değil, sessiz, sevdanla konuşur gibi…
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz