Üye Girişi »     
Buğdayın Öyküsü

Yeşile hasret,
Toprak damları arsız,
Ve kör bir bıçağa benzeyen
Rüzgarı amansız
Bir dağ başındayım.

Köyün kırkbeşliğinden,
Boyun eğmiş yazgısına
Çulsuz oğlu
Ahmet’in;
Karanlık ambarındayım.
Ben:dam diplerinde
Koca kafalı çocukların,
Ben ömür tüketenlerin tarlada
Kızlı kızanlı
Ben:boğazlarında
Bir lokma ekmek,
Biricik aşıyım,
Ben:dağda taşta Anadolu’mun
Yaşam savaşıyım.

Etrafını kuşburnu çalılarının,
Ve dikenli otların
Çevirdiği yokuş tarlada
Gidiyorlar
Çizgi çizgi
Ağır ağır
Ahmet’in öküzü önce
Çulsuz Ahmet arkada

Menteşeleri hayli çürümüş kapım
Açıldı aydınlığa doğru
Fadik kızı gördüm eşikte
Rengini benden almış saçları
Belik belik
Gözleri
Süzgün süzgün

Dağıttılar her birimi bir yana
Dudaklarında besmele,
Ellerinde bereket
Ve gözlerinde umutla

Topraklar dünyanın her yerinde
Topraklar verimli
Topraklar kıraç
Toprakları işliyor insanlar
Kiminin var biçerdöverleri,
Kimi toprak yoğuruyor elleri

Önce yağmurla buluştu toprak ana
Sonra gelinliğini giydi bembeyaz.
Dağlarda kurtlar uludu,
Nağmeleri taşıdı deli rüzgar
Ta uzaklara…

Soğuk kış gecelerinde
Ne yaptı çulsuzlar bilmiyorum
Ve ben
Sıcacık toprağımın altında
Sessiz sedasız
Ağlayanları dinliyorum.

Geceler gündüzleri
Gündüzler geceleri kovaladı
Görüldü ilk yazın ucu
Harlayıverdi çiçek çimen
İlk filizini verdiğinde dünyaya,
Bir kadın gibi,
Mutluydu toprak ana da

Yüzü kızardı,
Bedeni terledi,
Ovalarda gelincik çiçeğinden,
Ve dağlarda sel sularından
Kimseye yol vermedi.
Gün ışıdı mı dağlarda rengarenk,
Önce beni aydınlatır.
Yel esti mi bıçak gibi,
Dağılır önce benim saçlarım

Dünyadan haberim yok çok şükür,
Yeter bana toprağım çulsuzlarım
Çiçekler meyveye durduğunda
Ağaçlarda
Güneş yandığında,
Alev alev tepemizde,
Topraklarla beraber
Otlar da kurudu
Ağırlaşan başağım
Ve uzayan boyumla
Rüzgar ne yöne,
Ben o yöne,
Rüzgar hızlı,
Ben dalgalı,
Rüzgar yanık,
Ben sevdalı,

Geldi zamanı deyip
Bismillah çekti çulsuzlar
Derinden derine.
Ellerinde keskin orakları,
Damarları oluk oluk
Vurdular güneşte sarı,
Rüzgarda alacalı
Saplarım üzerine.

Nasırlı elinde orağı sımsıkı
Perçemlerine ak düşmüş
Çulsuzun karısı,
Ve buğday başaklarına karışan
Fadik kız terliyor.
Bu ter düştüğünde yere,
Aktığında alınlardan damla damla,
Bil ki bu alın köylünündür
Bil ki bu köylü dertlidir
Bu derdi açlıktandır,
Açlığı başkasındandır.

Her çalının çizikleri
Ellerinde ayaklarında
Vurdular on gün on gece orakları
Taşıdılar sapları harmana
Hiç yorulmadan
Bir Ahmet’in öküzünün
Bir Fadik kızın sırtında,
Rüzgar çıkıp etrafa savrulmadan.
Düvenin altında onca ezildim
İnanın üzülmedim hiç.
Biliyorum bu üretimdir
Ekmek parasıdır.
Acı çeken ben değil
Köylünün kanayan yarasıdır
Topladılar harmanda ezilmişimi
Verdiler makineye
Makine dedim aldanmayın
Tahtadır içi pervaneli
Sakın motorlu bir şey sanmayın.
Samanı buraya atacaklar
Bütün gece kan ter içinde
Beni samanımdan ayıracaklar
Yol yok, yolak yok
Motor nereden gelsin.
Elektrik de neymiş
Gel ki burada ay ışığını göresin
Uyanır kuş böcek
Köyün sessizliğinde taze saman kokuları gelir
Diğer harmanlardan
Canları çıkmıştır, yorulmuştur çulsuzlar
Gözleri kapanırcasına uykusuzdurlar.
Çalışmak gerek yaşam uyku dinlemez
Buğdaylar bekler çulsuzları
Değirmene götürmeden ezilmez
Köpüklü dağ suyunun altında
Döner taş ağır ağır
Ezer bizleri bembeyaz ve tertemiz
Bunca ay kahrını çektiniz toprağın
Yok mudur buncacık hisseniz

Bıldır gibi her yıl,
Yine dişleri kan dolacak,
Yine toprak yoğuracak elleri,
Yine dikecekler gözleri semaya,
Yine beni ekecekler.
Nice çekti çulsuzlar,
Nice çekecekler…



İzlenme: 70 Görüntüleme
Puan:
1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
Loading...
Ekleyen: admin

Yorumlar

Yorum Yaz