Bir sabah çok çok önce
Güneşin doğmasından…
Saatler 05:00’i gösteriyor
Kuş cıvıltıları ve ibibikler eşliğinde.
Hafif aydınlık evlerin çatıları,
Martılar halâ tek ayaklı…
Etrafta mis gibi yasemin kokuları…
Bir sabah çok çok önce
Güneşin doğmasından.
Uyanmış sokak köpekleri,
Mahmur gözleriyle karıştırır çöpleri sessizce.
Gaddar çöpçülerden önce…
Bir sabah güneşin doğmasından
Az önce;
Uyandım mavi-beyaz gökyüzüne
Penceremden dışarı, begonvillerin
Rengine daldım çardaktaki asmayı
Iskalayarak.
Oysa ne güzeldir üzümleri,
Yüzüne gülümserler gündüzleri…
Uyandım bir sabah, tam güneş vakti!
Ağaçlarda öten cır cır böcekleri.
Balkona çıktım, yaseminleri kokladım.
Masmavi bir deniz belirdi,
Gri bir sisin ardından.
Sivrisinekler uyanmıştı erkenden.
Fıkır fıkır kaynayan kanımın
Kokusunu almışlardı begonvillerin arasından belli ki…
Taâ dibime kadar gelmişlerdi.
Kulağımın dibinde saygısız vızıltıları.
Bir sabah güneşe merhaba derken;
Dev raylardan hızla akan
Bir yük treni.
El salladım gizlice
Merhaba derken güneşe…

Küçükyalı – 13.07.2002