Bilen Gelsin Bu Meydana…
Gürgen fasulye sırığı,
Yayman patlıcan karığı,
İki geverlik arığı;
Bilen gelsin bu meydana…
Tutar ıspanak yükünü.
Sular “Umarlar Bükünü.”
Yetmedi suyun yekünü;
Salan gelsin bu meydana…
Kış gelince yakar meşe;
Meşe közü derdin deşe..
Gamdan artmıyor ki neşe;
Gülen gelsin bu meydana…
Tarlada arpacık soğan;
Zemheride kardır yağan…
Yok üstüne güneş doğan;
Bulan gelsin, bu meydana…
Kasım, aralık yakını;
Ararlar malın pakını;
Verdiği malın hakını;
Alan gelsin, bu meydana…
Oğlu-kızını evere;
Tüccar arar; hakkın vere…
Kazma çepini gevere;
Çalan gelsin, bu meydana…
İçer tarhana aşını…
Arar ağrımaz başını..
Çentik değirmen taşını;
Delen gelsin bu meydana…
Haller; hallolmadı gitti..(*)
Halsiz kaldı; takat bitti…
Onca zahmet cana yetti;
Kalan gelsin, bu meydana…
Ermez hayali samura..
Göz yaşı katmış hamura..
Diz boyu, çorak çamura;
Dalan gelsin, bu meydana…
Hepsi pişkin; yoktur hamı…
“Seki”de acı payamı,
Kuru meşe, sarı çamı;
Dilen gelsin bu meydana…
Maktada verirler sarpı…
Doğmadan atmışlar çarpı..
Dolaşmaktan; şarkı, garpı;
Yılan gelsin bu meydana…
Tüttürecek ocağını..
Göğe açmış kucağını..
Mümkün mola bacağını;
Çelen gelsin bu meydana…
Gün ortası yer ayazı;
Dili susar; yok avazı..
Vesvesesiz bir namazı;
Kılan gelsin bu meydana…
Ne, yazı hoş; ne, kışı hoş;
Gece gündüz; koş babam, koş..
Göz oluğu olur mu boş?
Dolan gelsin bu meydana…
Kuşanan yokluk tacını;
Güler gördüm bir kaçını…
Evlat üryan; ak saçını;
yolan gelsin bu meydana…
Doğunca; borçsuz doğalar;
Gülmedik; gülsün çağalar..
Israrı yok; bey-ağalar;
Gelen gelsin, bu meydana…
Nadasta geçirdi güzü;
Kışta kalmış, tek öküzü…
Genç yaşta körpecik yüzü;
Solan gelsin, bu meydana…
Kırağıdan çok çektiği;
Çillendi; çimlik ektiği..
Tevekkülden yok sektiği;
Olan gelsin bu meydana…
Irgatlık zor gelmiş eşe..
Dört çocuğu; çıkmış beşe;
Garip başın, taştan taşa;
Çalan gelsin, bu meydana…
Bilin mi; burçak ekmeği,
Tarlada tırmık çekmeği?
On kişiye, bir ekmeği;
Bölen gelsin, bu meydana..
Nerde otlar; koyun, keçin?
Yasaklardan yasak seçin!
Yaz gelince yaylak için;
Ölen gelsin bu meydana..
–
Dertleri, hiç bitmeyecek! !
Söz verirler: “acak-ecek”! !
Sözü ateş söndürecek! !
Yalan gelsin bu meydana..(**)
–
Dallı Mustafa'nın farkı:
Vaktinde yağlıyor çarkı…
Vakt gelince, evi-barkı;
Silen gelsin, bu meydana..
(SARICAKAYA-30.09.2005)
Mustafa SUNA
Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni./ESK.
<a href=' http://www.alpagut.org/ '>
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz