Üye Girişi »     
Barış Olmayacak

Yıldız sırtlarından yürüyoruz,
adıma kayıtlı uğurlarım yani
uğruna olacak her şey,
daha yokuşun başında, uğrunu kaybediyor,
belli ki
bir azot-oksijen toplamıyım,
rasgele itiyorum hayatı tek ereğim,
yer değişimi…

ta ki; o yokuşa serilen gencecik,
kuru üzüm gibi şekilsiz, bir sıvı sanki
çarpılmış bir söz şimdi suratımda
baldırı çıplak, sokak kadını…
yolumu çiğnediğinde, duralıyorum…
Suç? Kocaman bir şamar
bilen insana.
çoktan beri, beri tutuyorlar
onu, çoğu önce korkuyor
– yani kendi türünden –
hem asıl suçunun telaşından… önceleri…
beri tutuluyor, ne varsa beride.
en büyük açgözlülükle terk ediliyor…
terk edenler; kahpe kahramanlar.
Biliyorum ben, o da biliyor;
pes edecekler kendilerine, çok sürmez
düşerler peşine bu tenin,
ihanet değil yaşanan
infaz;
zanlıya değil hakime kesilir olmuş
bu yokuşun başında,
hakim artık, o sokak gözlü kadın…

herkes işini yapıyor bakın;
hiç aldırmadan – bizden taraf –
maharetli bir güneş,
gecenin rezilliğini,
içinde eziyor
alevi değil dünyayı ısıtan
kızarıklığı; yüzünde utancının.

neden sonra,
inzivasına kaçıyor bir rüzgar
silmeden daha havadan kan kokusunu…
o da yorulmuş besbelli halinden…

anlıyorum tamamız artık
biz işte azizler gibi biz
Mahşerin dört atlısı yani
Kanlı canlı;
Dört element ateş, toprak, su, hava…

Dört yandaş;
Güneş, rüzgar,
baldırı çıplak – muaf kılınmış sevaptan –
sokak gözlü kadın,
ve ben, cehenneme kesinkes nişanlı
bir yastıkta kocayacağız…
sırtımızda kaynar su,
derimizde bir sancı
alaylı bir bakışa inat; kendi işimizde,
kendiliğimizde, açık adres bu yani cehennemimizdeyiz…

yürüyoruz, mavi; yalan bir deniz
Beşiktaş’a dökülmüş,
yaman çalımlı, çekiyor daha diplere
toplasan iki buçuk dakika, alacak üzerimizden;
esmer zulümlü, küf kokusunu…
ve biliyoruz artık sandığımız barış olmayacak,
biz yine küs kalacağız bu deniz yanığıyla…

Beşiktaş – 31.01.2002



İzlenme: 44 Görüntüleme
Puan:
1 Star2 Stars3 Stars4 Stars5 Stars (No Ratings Yet)
Loading...
Ekleyen: admin

Yorumlar

Yorum Yaz