O;
Sesi rüzgardan bir çocuktu.
Gözlerinde;
Kucak dolusu kırmızı güller taşır,
Elleri;
Tüm şarkıları ezbere bilir,
Merdiven sularından akıp,
Denizlerin Poseidonu olurdu.
O;
Konuşunca yıldızlar susardı gönüllü.
Gece pes eder,
Teslim olurdu güne.
Sarılıp giderdi koynundan Ay,
Gönüllü.
Utanırdı tüm sözcükler,
Söylenmiş olduklarına.
Aşkın intihar ettiği gün,
12 yaşındaydı.
Ve ilk öpüşünü,
Ölümden aldı gönüllü.
Belki ilk kez üşüdü,
Çok uzakta birinin siyah saçları.
Sarı bir sızı gelip yerleşti,
En güzel odalara,
En güzel uykulara.
Ve en güzel aşk,
Bırakıldı Onlara.
Nedir ki artık 13 yaş?
Onların dünyasında nefes almaktan başka.
Hiç uçurtma uçuramadı,
Onların maviliklerinde.
Sınırlıydı,
Kapalıydı gökleri.
Bir damla gözyaşıyla bırakırken,
Son nefesini bir yıldızın kucağına,
Nasıl girebilirdi 13 yaşına.
Bir gün kendiliğinden büyür her çocuk,
Ve kasvetli bahçelerdir,
Ellerimizden tutup gezdirdikleri.
Kara kara ormanlardır,
Armağan ettikleri.
Oysa;
İlk gülümseyişte,
Yaşlanıp gitmiştir her çoçuk.
Ankara – Mayıs 2002
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz