Gençliğimi bir sarı zarfa koydular anne
Botlarımı bağlayıp kepimi taktım
Daha başlangıçta hasret kaldım son güne
Karınca gibi görünen insanlara dağlardan baktım
Bu kuzunun gurbetteki onuncu yılı
Okudum, çalıştım ve şimdi askerim
Ne kadar da değiştim bilsen senden ayrılalı
Her gece kavuşacağımız günü düşlerim
Simsiyah saçlarıma aklar düştü
Uykularım eskisi gibi huzurlu değil artık
Acımasız yıllar birer birer üzerime üşüştü
Bir savaştan çıkmış gibiyim yüreğim yırtık
Diyar-ı gurbette savruldum durdum
Fırtınanın önündeki yapraklar gibi
Her gün kendi kendime sordum
Yok mu bu düşüp durduğum uçurumun dibi?
Doksan yedinin hazan mevsimiydi
Sabahın ilk ışıkları yüzüme acıyla vurdu
Vakit amansız bir ayrılık vaktiydi
Bilmiyorum o zaman gözyaşlarımı ne durdurdu
Şimdi hüküm süren iki bin yedi
Yani aldığım yaranın onuncu yılı
Ben mi zamanı tükettim yoksa o mu beni yedi
Sabret anne sabret inşallah bu ayrılığın sonuncu yılı…
09.06.2007
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz