İki metre boy, muhteşem endam
Geniş omuzlu, kocaman adam
Okumamış sıkışınca cahil
Mutluyum bu adam benim babam
Dağ gibi başımızda duruyor
Merakla ara-sıra soruyor
Kol gerip oğul deyip koruyor
Onurlu / bu adam/ benim babam
Heybetli, oturmuş sandalyeye
İçer demli çayını beş bardak
Uyku deyince fark etmez yatak
Gözü görmez, hiç basmaz bilyeye
Bazen kazak, bazen de kılıbık
İşi gücü; et, tavuk ve balık,
Tek duramaz sevmez kalabalık
Atamdır bu adam benim babam
Dört yüz doksan beş lira maaşı
Hiç seçmez severse çorbayı aşı
Der ‘hangi gün gelecek aybaşı’
Dirliksiz /bu adam/ benim babam
Anamla atışmış kızıp gelmiş
Gençliğinde coşkulu bir selmiş
Elinde kazma, kayayı delmiş
Bazen tabanca, bazen de belmiş
Eşkıya zamanı olmuş efe
Bizim için giymiş sırta küfe,
Aklını kullanıp açmış büfe
Eski toprak adam, benim babam
Durup-durup eskiyi anlatır
Farketmez, dinleyeni çatlatır
Bazen avcı gibi bol patlatır
Babamdır hep aynı tadda dır
Tam Seksen yıl az değil, bir ömür
Nasırlaşmış eli, ayak kömür
Alttan alan /sömür ağam sömür/
Atamdır bu adam benim babam..
…………………………. Devamı var…
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz