Bolu daği çiçeği
duru bir su
çocukluğumun diğer yarısı
gençliğimin ağlayan yanı
küskün gelincik
dileycan
kim gitti kimden
kim kaldı ki kimde
bizdemi büyüdük
bizdemi sarıldık hüzün bulutlarına
damla
damla
kanayan matem yağmurlarına
ah Bulu dagı çiçeğim
duru nehir suyum
çocukluğumun diğer yarısı
gençliğimin gülümseyen yanı
küskün gelincik
dileycan
özlemin çığlık çığlık sağır gecelerimde
ellerimde daha kücücük ellerin
biz yuvarlanıyoruz yemyeşil çimenlerde
sokaklar bizim gülüşlerimizle yankılanır hala
nasılda mutlu olurduk kar yağinca
bir evimiz birde okulumuz ayriydi seninle
ama düşlerimiz bir fidandan fışkırırdı
hatırlarmısın bilmem
sen öğretmiştin bana düşe kalka
bisiklet sürmeyi
benim bisikletim olmamıştı hiç
neyse..
şimdi mutfağınızdaki küçük tahta masada kaldı
kendimizce kocaman sırlarımız
Ve büyüdük
hayat sıratında düştük düşeceğiz
inadina yüruyoruz işte..
senden sonra
bin asır daha kazdım
kanayan tırnaklarımla keşkelerle inleyen dehlizlere
hep yalan yanlış dar çıkmazlara çakılarak
uyurken öptüm kasımın soğuk alnından
ve kapadım kalpılari
merdivenler uğurladı son kez
ben ölmüştüm
sen bilmedin�
bilerek çektim isyan halatını yaşamın
acılarımı soluguma saklayarak..
dumanı tüten körpe acılar
ve kursağıma sürgün zehir zıkkım olası
yaşanmıslıklar
yanılmışlıklar
kaldı geriye
hep çivit mavisi zemheri
hep yakıp kavuran sahra sıcağı
ortası yok yani anlayacağın
sen benim bolu dağı çiçeğimdin
duru nehir suyum
çocukluğumun ağayan yüzü
hiç
hiç
unutamadiğim
´hüzün gözlü´
sevgilinin
anısı/yarası
küçücük ellerimizde bir misket kavgasıydı
şimdi ise büyümüş kirlenmiş
ellerimizde
bu
neyin sızısı
dileycan��..
19-01-09
23:33
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz