Emr-i vakiler diyarında
Annen hep korusun istersin seni
Tüm mavi gözlü adamların hiddetinden
Elinde bir paket, dilinde bin lanet
Tüm mumlar üflenirken
Sen de bir dilek tutarsın:
“Bu gece hiç yaşanmamış olsa”
Oysa sen ne mumların, ne de hiçbir şeylerin sahibisindir bu şehirde
Öyle bir noktasındasındır ki hayatının
Her şeyine eşit uzaklıktasın
Gece bitse de yerli yerinde duran kelimelerinin koynuna girsem diye bakarsın
Tıpkı cuma gecelerini bekler gibi
Bir denizi ardında bırakıp, ayazlı bir bozkıra koşarsın
Ziyan edilmiş hayatların “sarı sayfaları” senin bilmediğin bir dilde
Üstelik aradığın sayfalar hep yırtılıp atılmış.
Çaresizliğin gün batımında yakılır
Ve sen hiçliğe kadeh kaldırıp
Kireç tutan odada bir çift hüzünlü gözle çarpışırsın.
Çok iyi bir dinleyici olmayı öğretir insana, tüm dinlenmediği anlar…
Bilmemen gereken bütün şeyler rahatsız eder seni
Bir topuk dikeni gibi
Yabancılaşmamak için kendine
Veremezdin denetini hayatın
Onu çitleyip atmak isteyen bir hiçkimseye ya da bir herkese…
Karıştırırken dolu sayfalarını dünlerin,
Kendini bulursun,
Her şeyine eşit yakınlıkta olduğun kendini.
Artık biliyorum,
Mümkün değil bu yüzden.
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz