Sen benim mehtabımın kanına girdin
Zemheride güneşimdi,söndürdün
Serdin gün yüzüne, karanlıklarını
Hayalim vuslatındı
Onu bile çok gördün
Bilemezdim
İçimde büyüttüğüm gülün, ihanetini
Bilemezdim
Dikenlerin,kalbimi parçalayacağını
Bilemezdim,şefkat kokan ellerin
Zakkum ekeceğini
Sen benim mehtabımın kanına girdin
Ağlıyor bizim için şarkı söyleyen kuşlar
Şimdi senin için lanet besteliyorlar
Sen benim mehtabımın kanına girdin
Elini tuttuğum sokaklardan geliyor bu çığlıklar
Gözlerimin feriydi güzel gülüşün
Söyle kim çeker vebakini
Biten bu düşün
Kalem yazmaz oldu, dizeler küskün
İnsafın kalmış ise, marifetini düşün
Sen kahır tohumlarıyla yoğrulmuş bahçıvan
Sen kibir
Sen ihanet
Sen inat kokan
Gülü asmak için verdiğin ferman
Gülüzarı değil
Bülbülü eyledi viran
Bakışında
Gülüşünde
Endamında, hep yalan
Yalansın artık
Sadece yalan
Hatıralat artık sensiz
Sensiz artık, bulutlar ve kuşlar
Seni sayıklamıyor artık dalgalar
Hüsran, hüsran, hüsran
Senden tek arda kalan
İstemem artık seni
İstemem senli olanı
İstemem senin olsun, senli hayaller
İstemem sen var isen, maziyi
İstemem senin olsun, umutlar
Gözlerim seni çoktan unuttular
Sen benim mehtabımın kanına girdin
Bir umuttu, bir hülyaydı
Gökyüzünde aydınlıktı
Bulutların üstünde bir dünyaydı
Saldın hain ordularını üzerine
Sonları gömülmektir, Musa’nın denizine
Git gidebildiğin kadar benden uzağa
İstersen kaf dağının ardına
Ebede kadar gömüyorum seni
Gönül bataklığımın, en ücra köşesine
Çünkü sen, cinnetle girdin
Bir masumun kanına
Yalova – 13.01.2004
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz