gönlümdeki yangını bilirmişçesine yağıyordu yağmur
benimse gözlerimde yaş vardı aklımda yalnızca biri
ayaklarım gelmek istiyordu sana dinlemiyordu yağmur çamur
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
dostlarım toplanmış nafile nasihat ediyorlardı bana
yüreğimdeki çılgın sevdayı nereden bileceklerdi ki
bu delirmiş hava ölüm getirir diyorlardı cana
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
o boranda bir kere alev düşmüştü gönlüme
beynimi dinler miydi hiç sevdam olmuştu serseri
sular seller işlemez ellerin değmişti saçıma bedenime
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
ağaçların gövdesi fırtınadan tirtir titrerken
kulaklarıma geliyordu rüzgarla sevdanın sesi
radyoda çalan eski şarkı anıları eşelerken
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
damlalar toprağa düşüyordu kaybolup ıraklarda
bir çiçek filizleniyordu yerde gönlümdeki sen gibi
senin hayalini kuruyordum arnavut kaldırımlı sokakta
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
yoluma ışık tutuyordu fener misali şimşekler
hasretimden haberdar kavuşturmak istercesine ikimizi
beynimi kemiriyordu yürürken hayata dair gerçekler
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
korkuyordum başıma gelecek diye bir bela
kalmamıştı dermanım kalmamıştı gözlerimin feri
saçların kömür karasıydı güzel gözlerin ela
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
en sonunda varmıştım kapına üstüm başım derbeder
yağmur da bitmişti rüzgar da takatim gibi
gül yüzünü görünce silinmişti gönlümdeki bütün keder
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki
gözlerindeki sıcaklıkla kurutmuştun ıslağımı
sormuştun biraz alaylı üzerimdeki bu hali
sana biraz kızgınca vermiştim cevabımı
gökyüzü ağlıyordu gökyüzü delinmişti sanki.
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz