“İnnalillahi ve inna ileyhi raciun”.
Taş mükellef olsaydı, un olurdu inan un!
Korkudan ürpererek, sahibini bilerek,
Cehennemi düşünüp, dertlerine gülerek;
Nefse zincir vururdu, şeytana da bir şamar!
Hep ağlayıp dururdu, zonkluyorken şah damar;
“Uzağım” diyecekti, “ben senin canın iken,
Ne kadar da uzağım, çok yakın sanıyorken.
Senle beni bedende yapışık can sanmışım,
Dağlar varmış arada, ne kadar yanılmışım!
Öyle bir kudret var ki, sana benden de yakın,
Bu gözle göremezsin, tefekkürle bir bakın..
Mutlaka göreceksin, görüp ürpereceksin,
İşte O’ndan geldin sen ve O’na döneceksin.”
……
İşte bütün bunları diyecekti de damar,
Katılığı o taşa ar olurdu inan ar!
Olurdu da sapsarı, beti-benzi sop solgun,
Tuz gibi dağılarak un olurdu inan un!..
-Peki sen niye hala taş gibi kaskatısın?
Zalime gül, Kabe’ye bir doğu bir batısın?..
-Ne diyeyim ki ağam; baş ukala göz asi,
Bunda benim suçum yok, suçlusu demokrasi!
Nefsimi cezbediyor bir karış etekliler
Doldurmuş sokakları, eskiden tek-tüktüler..
Gözüme çarpar yosma, o hayasız ben bekar,
Bu göz o kor ateşe nefs zorlarda bakar..
Bundan olsa gerek ki, kalbim işte kaskatı,
Vesileyle Kabe’ye ara-sıra da batı..
Elimde değil inan, beden sanki oruç mu?
Ben beşer değil miyim, söyle hadi bu suç mu?
-Vay be!..Şu cevaba bak, tıkır tıkır hazırlar!
Ya, minareyi çalan kılıfını hazırlar..
Bu kılıf bu yalana dar geliyor, çok dar, be!!
Beynim sana kızıp da uygularsa bir darbe;
Görürsün kaç bucakmış yaşadığın bu dünya!
Korkudan “tik”liyorsun, patlayacak ödün, ya
Söylemem, korkma gözüm, beyin bundan habersiz,
Kapısını çalarsak yersiz olur çok yersiz..
O, para ile meşgul, rahatsız etmeyelim,
Bak birisi dinliyor, hadi ona diyelim;
Sen sanık ol, o yargıç, nasılsa duydu suçu:
“Bu kez sen kır kalemi, muhterem okuyucu”…
Nisan 1993
Puan:
Yorumlar
Yorum Yaz